featured

Hüzünlü Taşınma: Komşunun Kedisinin Hikayesi…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bürodan eve döndüğümde, kapının önünde komşum Silke’yi gördüm. 

Silke bir kamyonun başında durmuş, iki işçinin merdivenlerden aşağı indirdiği gri koltuğuna bakıyordu.

Yanına gittim ve “Ne oldu, yoksa taşınıyor musun?” diye sordum.

Güldü. “Yok yok, sadece koltuğu diğer evime götürüyorum.” dedi.

Ben merakla “Diğer ev? Ne evi?” diye üsteleyince, başladı anlatmaya.

Efendim, bizim komşu Silke, uzakta, başka bir şehirde yeni bir iş bulmuş. Sonra bakmış, haftaiçi gelip gitmek zor oluyor, kendine çalıştığı yere yakın bir yerde tek odalı bir ev tutmuş. Haftaiçi o evde kalıp, haftasonu buraya geliyormuş.

Silke’nin bir de canı kadar sevdiği kedisi “Mobi” var. Tabi, Silke haftaiçi diğer evde olduğu için kedisi Mobi de onun yanında kalmaya başlamış.

Yalnız, Silke birkaç gün sonra farketmiş ki, Mobi diğer yeni evde çok üzgün, mutsuz ve huzursuz.

Nedenini araştırmış ve anlamış ki, Mobi sürekli üstünde uyuduğu gri koltuk yeni evde olmadığı için böyle depresyonlara girmiş.

Bu yüzden, Silke de “Masraftır…ne gerek var…zamanla koltuksuzluğua da alışır.” dememiş, kedisinin mutluluğu için gri koltuğu yeni eve taşımaya karar vermiş ve bunun için dünya parayı gözden çıkarıp bir taşıma firmasıyla anlaşmış. 

Bunları duyunca ağzım açık kaldı.

Önce, yeni yerini yadırgayan ve alıştığı koltuğu yanında olmadığı için hayata küsen bir kedi için verilen emeği düşündüm. 

Sonra da kendi çocukluğum aklıma geldi.

Ben ve benim yaşıtlarım, bilmem kaç kere, ailemizle beraber, bir yerden bir yere, bir kentten, başka bir kente taşınmak zorunda kalmışızdır.

Çoğu zaman taşınacağımızdan bile haberimiz olmazdı. Bir kez daha başka yerlere yolculuk olduğunu, en son günlerde, evin ortasına yığılan kartonlardan, yetişkinlerin telaşından ve kapının önüne gelen koca kamyonlardan bilirdik.

Yetişkinler, hani “Şimdi bu çocuk taşınıyor olmamıza üzülebilir.” ya da “Çocuk da olsa, onun da önceden haberi olsun, taşınacağımızı bilsin.” diye düşünüp, bizi adam yerine koymazlardı.

Aylarımızı, yıllarımızı geçirdiğimiz mahalle, o mahallede edindiğimiz dostluklar, avucumuzun içi gibi öğrendiğimiz sokaklar, kolasına maç ettiğimiz boş arsalar, pazar yeri, okul yolu, bakkal, kasap, oyuncakçı, sabahları kapının önünden geçen simitçi amca…

Sonra komşularımız, bayram sabahları, apartman merdivenlerinde ve kapı önlerinde edilen sohbetler…

Bir akşam üstü, bütün eşyalar taşındıktan sonra, bizi kucaklayıp, arkaya, kamyon kasasına koyarlardı ve biz en şaşkın ve hüzünlü halimizle bir bilinmeze doğru yola çıkardık.

Geride neleri, kimleri ve ne anıları, yaşanmışlıkları bırakıyoruz,

Canımız nasıl acıyor, nasıl üzgünüz, kimsenin umurunda olmazdı.

Gidilmesi gerekiyordu ve gidiliyordu.

Sorulmadan, fikrimiz alınmadan, düşüncemiz sorulmadan…

Ve sonra, vardığımız yerler.

Uyum sağlayabiliyor muyuz?

Arkadaşlıklar bulabiliyor muyuz?

Yeni okulumuzda mutlu muyuz?

Kendimizi iyi hissediyor muyuz?

Ne merak edenimiz, ne de soranımız olurdu.

Şimdi, komşum Silke’yi, Silke’nin kedisi Mobi’yi, sonra Mobi üzülmesin, hüzünlenmesin, depresyonlara girmesin diye kapıya getirilen kamyonu ve gri koltuğu düşünüyorum.

El alemin kedisine köpeğine gösterdiği inceliğin ve duyarlılığın ne kadarını bizler ailelerimizden gördük ve bizler ne kadarını çocuklarımıza gösteriyoruz?

Hangi önemli kararları onlara paylaşıyor, onların de düşüncelerini alıyoruz?

Hep içimizde bir “Çocuktur, unutur.” yanılgısı.

Hayır, çocuk unutmuyor işte.

Çocuklar ne iyiyi, ne de kötüyü unutmuyor.

Tamam, Mobi gibi, bizim de gri koltuğumuz diğer evde kaldı diye üzülmeyelim ama en azından arkada bıraktıklarımız anılara, arkadaşlıklara ve yaşanmışlıklara üzüldüğümüz de görülsün, bilinsin ve bizler de çocuklarımızın aynı şeyleri yaşayabileceklerini bilelim değil mi?

İstediğimiz kadar kitaplar yazalım, sözler söyleyip, akıl dağıtalım, boş.

Bizler anne babalarımızın dediklerinden çok yaptıklarıyla varız ve bizim çocuklarımız da, bizim dediklerimizden çok ettiklerimizle şekilleniyorlar.

Söz uçuyor, geriye yaşanılanlar ve yaşatılanlar kalıyor.

Sevgiyle…

Pınar göynük

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hüzünlü Taşınma: Komşunun Kedisinin Hikayesi…

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin