Sansürün Kaldırılışının 117. Yılında Gazetecilik Ayakta Kalma Savaşı Veriyor
Haber: Gülten Taş
Bugün 24 Temmuz. Tarihler 1908’i gösterdiğinde, İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Osmanlı’da basın üzerindeki sansür kaldırılmıştı. Gazeteler ilk kez sansür memurlarının mührü olmadan yayımlanabilmişti. Aradan geçen 117 yılda, 24 Temmuz “Gazeteciler ve Basın Bayramı” olarak kutlanageldi.
Ancak bu tarih artık bir bayramdan çok bir hatırlama ve mücadele günü halini aldı.
Bayram mı, Yara mı?
Bugün kimi kurumlar hâlâ 24 Temmuz’u “bayram” gibi kutlamaya devam etse de, gerçekte gazetecilik mesleği belki de tarihinin en zorlu döneminden geçiyor.
Gazeteciler;
• İşsizlik kıskacında,
• Düşük ücretlerle çalışmak zorunda,
• Psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor.
• Sokakta haber kovalarken hem göstericilerin hem kolluk kuvvetlerinin hedefi olabiliyor.
Kameramanlar darp ediliyor, muhabirler gözaltına alınıyor, foto muhabirleri haber takibi sırasında linç tehlikesi yaşıyor. Özgür basın kuruluşları ya kapatılıyor ya da baskılarla sindirilmeye çalışılıyor.
Gazetecilik Nedir, Ne Değildir?
Gazetecilik sadece haber yazmak değildir. Aynı zamanda;
• Toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak,
• Gerçekleri araştırmak,
• Güç odaklarını sorgulamak,
• Kamuoyunun bilinçli kararlar almasına katkıda bulunmak demektir.
Bir gazeteci; ne dedikoducu, ne propaganda aracı, ne de bir sosyal medya fenomenidir. Gazetecilik; emek, sorumluluk, etik, cesaret ve hakikati arama mesleğidir.
Sansür Kalktı mı, Dönüştü mü?
117 yıl önce sansürün resmî olarak kaldırılmış olması, bugün tümden özgür bir basına sahip olduğumuz anlamına gelmiyor. Sansür;
• Ekonomik baskı,
• İlan ambargosu,
• Akreditasyon engeli,
• Hukuki yıldırma davaları ve
• Dijital manipülasyon gibi farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor.
Bir Gün Değil, Her Gün Onurlandırılmalı
24 Temmuz’u kutlamak isteyenler, çiçek ya da pasta yerine, gazetecilere;
• Güvenceli çalışma koşulları,
• Sendikal haklar,
• Sansürsüz haber yapma özgürlüğü
sunmalıdır.
Çünkü basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil, toplumun da hakkıdır.
Son Söz:
Bugün gazetecilik hâlâ ayakta duruyorsa, bu; sabahın köründe sokakta haber kovalayan, baskılara rağmen gerçeğin peşinden koşan, kalemi susmayan meslektaşlarımız sayesindedir.
24 Temmuz bir “bayram” değil; hatırlama, direnme ve hesap sorma günüdür.