Nihal Taş | GHA İstihbarat Servisi Şefi
Bir ülkenin gücü sadece sahip olduğu askeri donanımla ya da üretim hacmiyle ölçülmez. Asıl güç, sermayenin ne kadar izlenebilir olduğu, paranın ülke içinde nasıl dolaştığı ve dijital ekonominin ne kadar denetlenebildiğindedir. İşte geçtiğimiz günlerde çökertilen ve yurt dışına 100 milyon TL ile yüklü miktarda Bitcoin transfer eden suç şebekesi bu sorulara acı bir yanıt verdi: Denetimsizlik, ülke güvenliği kadar, ekonomik istikrarın da en büyük tehdididir.
Modern çağın kaçakçılığı artık ne valizlerle taşınan dövizlerde ne de sınırdan geçirilen yasadışı mallarda. Bugünün kaçakçılığı, bir ekranın arkasında, bir kripto cüzdanın içinde gerçekleşiyor. Adı konmamış yeni bir suç tipi: Dijital para kaçakçılığı. Ne yazık ki bu alan, mevcut yasa ve takip sistemlerinin çok ötesinde bir hızla gelişiyor.
100 milyon TL gibi devasa bir meblağın sistem dışına aktarılması demek, sadece milli gelirden değil, güven duygusundan da kayıp yaşamak demektir. Para, bir milletin emeğidir. Kripto borsalarda iz bırakmadan dönen her kuruş, sadece hazineye değil, toplumun ortak refahına da vurulmuş bir darbedir.
Bu şebekenin çökertilmesi elbette önemli bir başarıdır. Ancak asıl mesele, bu yapının nasıl bu kadar uzun süre fark edilmeden faaliyet gösterebildiğidir. Hangi açıklar kullanıldı? Kimler göz yumdu? Hangi denetim mekanizmaları devre dışı bırakıldı?
Artık görmek zorundayız: Dijital çağda ekonomik güvenlik, siber güvenlikten bağımsız değildir. Kripto paraların, sanal cüzdanların, uluslararası dijital transferlerin denetlenebilirliği; yeni dönemin ekonomik bekası açısından hayati önemdedir.
Adaletin sağladığı her tutuklama kadar, hukuk sisteminin dijital çağa ne kadar uyum sağladığı da sorgulanmalıdır. Çünkü eğer sistem suça geçit veriyorsa, sadece suçlular değil, kurallar da yargılanmalıdır.
Ve unutulmamalıdır: Kayıtsız para, geleceksiz toplumdur.