GÜNCEL HABER AJANSI – KÖŞE YAZISI
Derya Morcalı
Tarihin gördüğü en büyük önder…
En çok sevilen, en çok örnek alınan insan…
Ama aynı zamanda en çok imtihan edilen baba…
Üç oğlu vardı: Kasım, Abdullah ve İbrahim.
Kasım, 2 yaşında vefat etti.
Abdullah, 1,5 yaşında.
İbrahim ise henüz sütten kesilmeden, 17 aylıkken hayata gözlerini yumdu.
Dört kızı oldu.
Zeyneb, 28 yaşında,
Rukiyye, 21 yaşında,
Ümmü Gülsüm, 27 yaşında vefat etti.
Geride sadece bir kızı kaldı: Fatıma.
O da babasının vefatından kısa süre sonra, genç yaşta dünyadan göçtü.
Bütün bu acılar yüreğini yakarken, Resûlullah (s.a.v) isyan etmedi.
Ne hayata küstü, ne de kulluğuna ara verdi.
Çünkü o, sabrın, teslimiyetin ve ümmete olan sevginin yaşayan örneğiydi.
Başına Bir Sıkıntı Geldiğinde…
Evladını kaybettiğinde,
İftiraya uğradığında,
Yalnız kaldığında,
Geçim derdine düştüğünde…
Bir an dur ve hatırla:
Bir baba vardı.
O da ağladı, ama Rabbinin adaletine güvendi.
Sustu, ama kalbinden dua eksik olmadı.
Sabretti, ama suskunluğu isyana dönüşmedi.
Çünkü o baba,
Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa idi. (s.a.v.)
Peki Biz Neyin Peşindeyiz?
Dünyalık bir mesele için insanlar arasında kin taşıyor,
Küçük bir imtihanda sabrı terk ediyor,
Her zorlukta “neden ben” diyoruz.
Oysa Hz. Peygamber (s.a.v),
Sırtında yük, yüreğinde ateş, dilinde dua ile yürüdü bu hayatı.
O halde biz de bugün sıkıntılarla karşılaştığımızda şunu unutmamalıyız:
Onun yaşadığını yaşamıyoruz.
Ama onun gösterdiği yolda yürümeye mecburuz.
Sabırla, sükûnetle, tevekkülle yol alan bir peygamberin ümmeti olduğumuzu hatırlayalım.
Ve ne zaman daralsak, dönüp o babayı hatırlayalım.
Derya Morcalı
Güncel Haber Ajansı – Köşe Yazarı