GHA – Haber Merkezi
Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayi tarihine altın harflerle yazılması gereken bir başarı öyküsü, uzun yıllar unutturuldu. 1926 yılında Kayseri’de kurulan ve “Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi” adıyla bilinen TOMTAŞ, Anadolu’nun ortasında, imkânsızlıklar içinde bir havacılık mucizesi yaratmıştı. Bugün yeniden hatırlanıyor çünkü geçmişiyle yüzleşmeyen toplumların geleceği de hep başkalarının ellerinde yazılıyor.
Elektriksiz Başlayan Sanayi Devrimi
TOMTAŞ kurulduğunda Kayseri’de elektrik yoktu. Fabrika, ilk dönemlerinde büyük jeneratörlerle çalıştırıldı. Tren yolu döşenerek jeneratörler şehre ulaştırıldı. Hirfanlı Barajı yapılana kadar elektrik böyle sağlandı. Sadece bu ayrıntı bile, dönemin kararlılığını ve vizyonunu ortaya koyuyor.
Fabrikanın kendi havaalanı yoktu. Üretilen uçakların kanatları at arabalarıyla boş arazilere çekiliyor, orada monte ediliyordu. Fabrikanın inşasında eşek, katır, deve gibi yük hayvanları bile kiralanmıştı.
Kayseri’nin Kalbi Oldu: Uçak Değil, Umut Üretildi
TOMTAŞ sadece bir fabrika değildi. Aynı zamanda Kayseri halkının geçim kaynağı ve eğitim kurumu oldu. Gıda ve giyecek ihtiyaçları tamamen yerel üreticilerden karşılandı. Böylece marangozdan demirciye, bakırcıdan terziye kadar onlarca meslek grubu üretime katıldı. Anneler, oğullarıyla “Oğlumuz tayyare pavlikasında çalışır.” diyerek övünür hâle geldi.
TOMTAŞ sayesinde Kayseri’de tornacı, frezeci, kaportacı, kaynakçı, motorcu yetişti. Bugünkü metal sanayisinin temeli bu fabrikada atıldı.
Üretti, Sattı, Hediye Etti
1930’lu yıllarda TOMTAŞ, uçak üretip sadece Türk Hava Kurumu’na değil, İran’a da satış ve hediye yapabilecek seviyeye geldi. “Yoklukta uçak üreten bu milletin çocukları”, Avrupa’dan teknolojik ambargo yediği bir dönemde kendi göklerini kendi elleriyle inşa etmişti.
Peki Sonra Ne Oldu?
1950’lere gelindiğinde, Türkiye’nin rotası değişti. Uçak fabrikası üretimi durdurdu. Uçaklar toprağa gömüldü. Mühendisler ev hapsine alındı. Bazı kaynaklara göre uçakların metal aksamı eritilerek demir kaşık üretildi. Bir milletin umudu, emperyalist çıkarlarla elinden alındı. Havacılık sanayisinin önü kasıtlı olarak kapatıldı.
Bugünden Bakınca
Cumhuriyetin ilk yıllarında “imkânsızlık” sözcüğü sözlüklerdeydi ama zihinlerde yoktu. Hiçbir engel, insan iradesinin ve milli idealin önünde duramıyordu.
Bugün yeniden havacılık, savunma ve teknoloji konuşuyoruz. Ancak o ilk adımı atan, bu toprağın bağrından çıkan TOMTAŞ’ın unutulmaması gerekiyor. Çünkü bu hikâye, kararlılıkla nelerin mümkün olduğunu bize anlatıyor.
GHA – Haber Merkezi
Tarihin tozlu raflarında değil, milletin alnındaki terde yazılı bir gerçek: Uçak yaptık, uçurduk, sonra unutturulduk.