Uluslararası Turan Kızılelma Teşkilatı Genel Başkanı Mehmet Açık
Kızıl Elma…
Türk tarihinin en kadim ülkülerinden biri…
Bazıları bu kavramı sadece dini bir hedefle sınırlandırmaya çalışsa da, Kızıl Elma bundan çok daha derin, çok daha kapsamlı bir anlam taşır. Zaman zaman bize, “Sizin Kızıl Elma ile alakanız yok” diyenler çıkar. İşte bu yazı, onlara cevap niteliğindedir.
Kızıl Elma’nın Çok Katmanlı Anlamı
Devlet-i Âliye’nin (Osmanlı) bazı dönemlerde İ’lâ-yı Kelimetullah – yani “Allah’ın kelamını yeryüzüne yayma” – hedefiyle hareket ettiği doğrudur. Ancak Kızıl Elma hiçbir zaman tek bir anlamla sınırlı kalmamıştır. Onun içeriği, Türk milletinin tarihi yolculuğunda zamana, coğrafyaya, hedeflere göre değişmiş, dönüşmüş ve yeniden tanımlanmıştır.
Kızıl Elma kavramı İslam öncesi Türk tarihinden beri vardır. Orhun Yazıtları’nda geçen kut, il ve töre anlayışının içinde barındırdığı ülkü, bir anlamda Kızıl Elma’dır. Eski Türk inancında, hükümdar Tanrı tarafından “kut” ile donatılır, bu kut sayesinde milletine adalet ve refah getirirdi. Bu adalet ve refah düzenini tüm dünyaya yaymak, Türk hükümdarlarının en büyük idealiydi.
Türk mitolojisinde Kızıl Elma; özellikle Oğuz Türkleri için, yaklaştıkça uzaklaşan ama uzaklaştıkça cazibesi artan, nihai hedefleri simgeleyen bir semboldür. Bu hedef, kimi zaman bir şehir (Roma, Viyana, İstanbul), kimi zaman bir siyasi birlik (Turan), kimi zaman da bir kültürel hakimiyet olmuştur.
Tarihte Kızıl Elma
Osmanlı döneminde Kızıl Elma, farklı dönemlerde farklı yerleri simgeledi:
• Fatih Sultan Mehmet için Roma,
• Yavuz Sultan Selim için Kahire,
• Kanuni Sultan Süleyman için Viyana,
• 20. yüzyıl Türkçüleri için Turan…
Görüldüğü üzere Kızıl Elma, sadece dini bir motif değildir; Türk milletinin en yüksek, en ulaşılması güç ülküsünün adıdır.
Bizim Kızıl Elmamız: Turan Birliği
Bizim için Kızıl Elma, Turan Birliği’dir. Bu, Türk ve akraba toplulukların tek bir çatı altında birleşmesi ülküsüdür. Bu hedefimiz, İslam inancı ile kavgalı olduğumuz anlamına gelmez. Bizim inanç eksenimiz, Hoca Ahmet Yesevi çizgisidir. Din seçimdir; Türklük ise kaderdir.
Kızıl Elma’mız, Türk’ün kan bağıyla bağlı olduğu tüm kardeşleriyle birleşmesidir. İnanç birliği, bu hedefin tek şartı değildir. Zira biz biliyoruz ki her birey, hesabını kullara değil Tanrı’ya verecektir.
Dini Maskeler Altındaki Türk Düşmanlığı
Bize saldıranlar arasında, İslam’ın adını kullanarak Türk düşmanlığı yapan Selefi-Vahhabi zihniyetli yapılar vardır. Bunlar, CIA güdümlü “CİAsal İslam” anlayışıyla hareket eden, Atatürk düşmanı, Türk tarihi ve kimliğine yabancı zihniyetlerdir.
Türk’ün son Başbuğu Mustafa Kemal Atatürk ile sorunu olan Bedeviler, bizim davamızda yer bulamaz. Atatürk düşmanlığı, Türk düşmanlığıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Türklerin binlerce yıllık devlet geleneğinin son kalesidir; onun kurucu Başbuğu da Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Türk’ün Siyasetinde Ahlak Ölçüsü
Bu davada biz, Fatih Sultan Mehmet’in şu sözünü düstur ediniriz:
“İnsanlara dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun gibi Allah’ın soracağı soruları sormayacaksınız. Onlara aç mısın, ihtiyacın var mı, bir derdin var mı gibi kulun kula soracağı soruları soracaksınız.”
Bu anlayış, hem devlet ahlakının hem de Türk töresinin temelidir.
Son Söz
Bizim Kızıl Elmamız Turan’dır.
Bu hedef, dünyadaki tüm Türkleri ve Turani toplulukları kucaklar. Dini ne olursa olsun, Türk kanı taşıyan herkes bizim öz kardeşimizdir.
Bizim yolumuz, tarihimizin derinlerinden gelen Kızıl Elma ülküsünün yoludur.
Ve bu yol, Turan Birliği kurulana kadar devam edecektir.
Bu da böyle biline!
