Mehmet Açık
Portekiz Parlamentosu geçtiğimiz günlerde yeni bir yasa tasarısını onayladı.
Kamusal alanda “cinsiyet veya din gerekçesiyle peçe takılmasını” yasaklayan bu tasarı, Avrupa’nın “özgürlük” söylemiyle çelişen yeni bir adımı olarak tarihe geçti.
Aşırı sağcı Chega Partisi tarafından önerilen bu yasa, burka ve nikab gibi dini giysilerin kamusal alanlarda giyilmesini yasaklıyor.
Tasarıya göre, yalnızca uçaklarda, diplomatik binalarda ve ibadethanelerde peçe takmak serbest olacak.
Aksi hâlde, kadınlara 200 ila 4.000 avro arasında para cezası uygulanacak.
Bu düzenleme yasalaşırsa, Portekiz de Fransa, Belçika, Hollanda ve Avusturya gibi “yüz yasakçıları kulübü”ne katılmış olacak.
“Özgürlük” Deyip Örtüyü Yasaklamak
Chega Partisi yasa teklifinde, peçenin kadınları “aşağılanma ve dışlanma” durumuna soktuğunu ileri sürdü.
Yani yasak, görünüşte “kadını koruma” gerekçesiyle savunuluyor.
Oysa bu, tam anlamıyla Batı’nın özgürlük anlayışındaki ikiyüzlülüğün yansımasıdır.
Kadınlara “kıyafetine karışılmaması” gerektiğini savunan aynı çevreler,
bugün “ne giymemesi gerektiğini” kanunla belirliyor.
Bu bir çelişki değil; bilinçli bir çerçeve politikasıdır.
Avrupa’da özgürlük, Batı’nın değerleriyle uyumlu olunduğu sürece geçerlidir.
Fransa’da başörtüsüne, Belçika’da burkaya, Hollanda’da nikaba yasak getirilirken,
hiç kimse “liberal değerlerin” ihlal edildiğini söylemiyor.
Ama aynı ülkelerde çıplak protesto eylemleri, LGBT yürüyüşleri ya da dinî değerlere saldırılar “ifade özgürlüğü” olarak alkışlanıyor.
Yani Avrupa’da “özgürlük” bir hak değil, ideolojik bir araç hâline gelmiş durumda.
Aşırı Sağ’ın Yeni Silahı: Dini Görünürlük
Chega Partisi, Portekiz’in yeni yükselen aşırı sağ gücü.
Fransa’daki Le Pen hareketinden, Hollanda’daki Wilders çizgisinden ilham alıyor.
Göçmen karşıtlığı, İslamofobi ve ulusal kimlik vurgusunu “Avrupa değerleri” kisvesi altında pazarlıyor.
Partinin bu yasa teklifine merkez sağdan destek gelmesi ise, Avrupa siyasetinin aşırı sağa doğru kaydığının en net göstergesi.
Aşırı sağ, artık sadece göçmenleri değil, Müslüman kadının kıyafetini de hedef alıyor.
Bir kimlik, bir inanç biçimi, bir yaşam tarzı — adım adım kriminalize ediliyor.
Bu zihniyet, Avrupa’nın II. Dünya Savaşı öncesi ruh halini hatırlatıyor:
“Farklı olana tahammül yok.”
Karşıt Sesler Yetersiz
Merkez sol Sosyalist Parti milletvekili Pedro Delgado Alves, yasa tasarısına karşı çıkarak şunu söyledi:
“Bu girişim yalnızca yabancıları, yani farklı inançlara sahip olanları hedef almak için kullanılıyor.”
Alves’in sözleri önemli, ancak Avrupa’da bu tür sesler giderek zayıflıyor.
Çünkü aşırı sağın korku siyaseti, toplumun merkezini ele geçiriyor.
Terör, göç, güvenlik, kültür — her başlıkta “Müslüman figürü” hedefe konuluyor.
Bugün burka yasaklanıyor, yarın belki başörtüsü, ertesi gün minare…
Ve bütün bunlar “özgürlük” adı altında meşrulaştırılıyor.
Sonuç: Örtünün Altında Gerçek Avrupa Gizli
Avrupa, kendi yarattığı “özgürlük masalını” artık taşıyamıyor.
Kadının ne giyeceğine karışan bir sistemin, insan hakları dersi verme hakkı yoktur.
Bugün Portekiz’de çıkarılan yasa, sadece Müslüman kadınların değil,
Avrupa demokrasisinin de yüzünü örten bir burka gibidir.
Gerçek özgürlük, insanların kıyafetleriyle değil, vicdanlarıyla ölçülür.
Ama görünen o ki Avrupa, vicdanını çoktan yasaklamış durumda.
