Kanada’da yapılan araştırma, yalanı davranışsal ipuçlarıyla tespit etmenin sanıldığı kadar kolay olmadığını ortaya koydu. Uzmanlara göre yalancılar özellikle kritik anlarda ikna edici görünmeye çalışırken daha fazla işaret verse de, güven sarsıldığında duygusal etkiler çok daha ağır oluyor.
Çoğu insan yalanı rahatlıkla anlayabileceğini düşünse de, Kanada’daki Britanya Kolumbiyası Üniversitesi’nde (UBC) yapılan araştırma bunun göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu ortaya koydu.
UBC’den Prof. ten Brinke, 2012’de yaptığı bir çalışmada bazı davranışların yalanla bağlantılı olabileceğini belirtmişti. Daha az kelime kullanmak, “belki” ya da “sanırım” gibi kaçamak ifadeler, kaş kaldırma ve gülümseme bu işaretler arasında yer alıyordu. Bu bulgular, kayıp yakınları gibi duygusal anlarda kamera karşısına çıkan ve daha sonra suçlu olduğu anlaşılan kişilerin incelenmesiyle elde edilmişti.
SONUÇLAR NEDEN BEKLENENİ VERMEDİ?
Cumhuriyet’te yer alan habere göre, yeni araştırma, bu işaretlerin farklı olaylarda tekrar edip etmediğini test etti. Ancak elde edilen bulgular, yalanı ortaya çıkarmada kesin bir şablon olmadığını gösterdi. Bazı davranışlar gözlemlense de geneli yalanı, rastgele tahminden daha yüksek doğrulukla ortaya koyamadı. Bu durum, yalanın tek bir davranış kalıbıyla açıklanamayacağını kanıtladı.
PSİKOLOJİ VE YALANIN GÜCÜ
Prof. ten Brinke’ye göre, özellikle riskli durumlarda yalancılar ikna edici görünmek için ekstra çaba sarf ediyor ve bu da onları ele verecek daha fazla ipucu doğurabiliyor. Güçlü duygular ise kişinin gerçek hislerini saklamasını ya da yapay bir şekilde sergilemesini zorlaştırıyor.
Klinik psikolog Dr. Samantha Rodman Whiten ise güvenin insan doğasının merkezinde yer aldığını hatırlatıyor:
“İnsanlar, evrimsel olarak güvenmeye programlıdır. Birbirimize inanmak hayatta kalmamız için temel unsurdur. Güven aile ve toplum ilişkilerinde düzeni sağlar.” Ancak Whiten, yalanın ortaya çıktığında bunun ağır duygusal sonuçlar doğurduğunu vurguluyor: “Bir yalan açığa çıktığında bu, beklenmedik bir ihanet gibi hissedilir. Bu durum dünyaya dair iyi niyetli bakışımızı sarsar ve uzun vadede başkalarına güveni azaltır.”