Mehmet Aslantaş – Dünya Avşarlar Derneği Mersin İl Başkanı
Tarihin bazı sayfaları vardır ki, unutulduğunda milletler tökezler, hatırlandığında ise ayakta kalır.
Bugün bizlere unutturulmak istenen sayfalardan biri, hiç kuşkusuz Türkiye ile İran arasında 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşmasıdır. Dile kolay; 400 yılı aşkın süredir iki komşu devlet, sınırda tek bir mermi atmadan, taş fırlatmadan barışı koruyor.
Bu antlaşma sadece diplomatik bir metin değil; komşuluk hukukunun, ortak aklın ve barış iradesinin sembolüdür. Türk-İran sınırı, modern Ortadoğu’da bu kadar uzun süre değişmeden kalmış yegâne sınırdır.
Bugün ise birileri çıkmış, Amerika’nın ve İsrail’in stratejik söylemleriyle, İran-Türkiye arasında bir kriz havası estirmeye çalışıyor.
Sorum açık ve net:
Siz kimin adına konuşuyorsunuz?
Bakınız, Türkiye’nin dış politikası elbette eleştirilebilir. İran’ın yaklaşımı da masaya yatırılabilir. Fakat bu analizlerin, Amerikan istihbaratının diliyle, İsrail merkezli güvenlik fobileriyle yapılması kabul edilemez. Biz bu coğrafyanın çocuklarıyız. Yüzümüzü önce bu toprağa, bu tarihe, bu millete dönmek zorundayız.
Amerika Ortadoğu’da yıllardır kan, gözyaşı, yıkım ve kaos bıraktı. İsrail, Filistin başta olmak üzere tüm bölgeyi kendi güvenlik stratejisi üzerinden dizayn etmeye çalışıyor. Şimdi aynı söylemle, Türkiye’yi İran’a karşı tahrik etmeye çalışanlar, aslında bir Türk-İslam medeniyetini çatıştırma niyetindedir.
Ben bir Türkmen oğlu olarak, hem Avşarların sesini, hem Anadolu’nun vicdanını temsil etme sorumluluğuyla şunu haykırıyorum:
“Bizim düşmanımız sınır komşularımız değil; bizi birbirimize düşürmek isteyen emperyal akıldır.”
İran da bu coğrafyanın bir gerçeğidir. Türkler de, Araplar da, Kürtler de, Farslar da bu toprakların kadim halklarıdır. Bizim tarihimiz, sadece savaşlarla değil; ticaretle, kültürle, sanatla, inançla örülmüş bir birliktelik tarihidir.
Bugün Doğu sınırımıza dönük yapılan provokasyonları, sadece güvenlik gerekçesiyle değil; medeniyet bilinciyle, tarihsel hafızayla, kardeşlik ahlakıyla değerlendirmeliyiz.
Dört yüz yıl boyunca barışı koruyan iki milletin çocuklarıyız biz. Bizi ne Amerikan dizileriyle, ne Batı medyasının manşetleriyle birbirimize düşman edemezler.
Çünkü bizim hudutlarımız kadar hudutsuz olan bir şey var: ortak hafızamız.
Bu vesileyle hem devleti yönetenlere hem kalemi elinde tutanlara bir çağrım var:
• Sınırlarımızı savunalım ama düşman üretmeden.
• Güvenliğimizi sağlayalım ama komşuluk hukukunu çiğnemeden.
• Hakikati konuşalım ama emperyalizmin diliyle değil, kendi medeniyetimizin sesiyle.
Bugünlerde yeniden alevlendirilmeye çalışılan İran düşmanlığı, aslında bizi zayıflatma projesinin bir parçasıdır. Türk dünyasını, Arap dünyasını, İslam coğrafyasını birbirine düşürmek isteyen akla karşı uyanık olmalıyız.
Kimi medya organlarının, sosyal medya trollerinin, hatta bazı akademik çevrelerin “İran tehdidi” söylemiyle oluşturduğu atmosfer, aslında Türkiye’nin bölgedeki bağımsız duruşunu kırmak isteyenlerin tezahürüdür. Bu oyuna gelmeyelim.
Biz Türk’üz.
Biz Avşarız.
Biz hem sınır bekçisiyiz, hem de yüreğinde barış taşıyan medeniyetin evlatlarıyız.
Sınırlarımız barışı taşır, fitneye değil.
Kasr-ı Şirin’den aldığımız mirasla, bugün de bu coğrafyada barışın, dirayetin, kardeşliğin tarafında olmaya devam edeceğiz.
Mehmet Aslantaş
Dünya Avşarlar Derneği
Mersin İl Başkanı
