GHA – BASEL
Bu yıl İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması, müzikten çok siyasi gerilimlerle gündeme geldi. Yarışmayı sahada takip eden Anadolu Ajansı ekibi olarak, etkinliğin İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına verilen küresel tepkilerin gölgesinde gerçekleştiğine bizzat tanıklık ettik.
Yarışma boyunca sahne içindeki coşkulu atmosferin aksine, dışarıda ve kulislerde sert protestolar hakimdi. İsrail’in Eurovision’a katılımı, gerek insan hakları aktivistleri gerekse sanatçılar nezdinde ciddi rahatsızlık yarattı. Birçok kişi, yayıncı kuruluş EBU’ya, İsrail’in tıpkı geçmişte diskalifiye edilen diğer ülkeler gibi yarışmadan çıkarılması çağrısında bulundu.
“Sahneye değil, Gazze’ye bakın”
Basel sokaklarında ve yarışma salonunun çevresinde günlerce devam eden gösteriler, İsrail karşıtı sloganlar ve pankartlarla dikkat çekti. Göstericiler, “Sahneye değil, Gazze’ye bakın” ve “Soykırım yapan sahnede olamaz” gibi sloganlarla, Eurovision’un siyasi ve vicdani bir sınavla karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Gösterilere katılan aktivistlerle yaptığımız görüşmelerde, İsrail’in katılımının meşrulaştırıcı bir rol üstlendiği, bunun ise Gazze’de yaşanan insanlık dramını perdelemeye yönelik bir strateji olduğu dile getirildi.
EBU’YA ELEŞTİRİLER: ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR
Avrupa Yayın Birliği (EBU), geçmiş yıllarda Rusya başta olmak üzere bazı ülkeleri siyasi gerekçelerle yarışmadan men etmişti. Ancak İsrail’in katılımına izin verilmesi, “çifte standart” eleştirilerini beraberinde getirdi. Aktivistler ve birçok sivil toplum örgütü, EBU’nun evrensel değerlerde tutarlılık göstermediğini savunuyor.
“Dünya görmezden gelse de gerçek değişmiyor”
Yarışmanın teknik ve sanatsal yönü küresel medyada geniş yer bulsa da, yarışmanın yapıldığı kentte sokaklar bambaşka bir manzaraya sahne oldu. Filistin bayrakları, Gazze’ye destek afişleri ve özgürlük çağrıları yarışmanın ana gündemlerinden biriydi. Salon içinde bazı katılımcıların sessiz protestoları da dikkatlerden kaçmadı.
Anadolu Ajansı muhabirleri olarak, bu çok katmanlı atmosferi, yalnızca yarışmanın müzikal yönüyle değil, aynı zamanda sahne arkasındaki toplumsal ve vicdani yansımalarıyla da aktarmaya çalıştık.
Gazze’de süregelen saldırıların yol açtığı büyük insani dram, artık sadece Ortadoğu’nun değil, dünyanın her köşesindeki vicdan sahiplerinin gündeminde. Ve bu gündem, İsviçre’deki bir şarkı yarışmasında bile kendine yer buldu.
Gerçek değişmiyor:
Bir soykırımın gölgesinde, müziğin evrenselliği bile sessiz kalmak zorunda kalıyor.
