HALKIN SESİ | GHA
Bir toplumun hafızası, sadece yaşanmışlıklarla değil, yaşatılmışlıklarla da şekillenir. Son günlerde sosyal medyada dolaşan “Geçmişin Neyini Özledin?” başlıklı içerik, Türkiye’nin son 22 yılında yaşanan sosyal, ekonomik ve siyasal dönüşümün bireysel ve toplumsal düzeyde nasıl içselleştirildiğini gözler önüne seriyor.
Bu içerikte dile getirilen tablo, yalnızca nostaljik bir sorgulamayı değil, aynı zamanda bir toplumsal yüzleşme çağrısını da barındırıyor. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan güvenliğe, dini özgürlüklerden sosyal adalete kadar çok katmanlı bir dönüşüm süreci, geçmişin hatırlanmasıyla yeniden gündeme taşınıyor.
Eğitim: Bedava Kitaplardan Erişilebilir Eğitime
2000’li yılların öncesinde ders kitapları her öğrenci için aile bütçesinden yapılan ciddi bir harcamaydı. Kitapların karaborsaya düştüğü, ikinci el kitap pazarlarının okullaşmanın bir parçası olduğu yıllar, bugün her eğitim yılının başında ücretsiz dağıtılan kitaplar ile tarih oldu. Bu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda fırsat eşitliği sağlayan bir uygulama olarak toplumsal hafızada yer edindi.
Sağlık: Kuyruklardan Akıllı Sistemlere
Sağlıkta dönüşüm, Türkiye’nin en görünür reform alanlarından biri. Sevk zinciri, rehin alınan cenazeler, kuyrukta saatlerce beklemek, sosyal devletin zayıfladığı yılların sembolleriydi. Bugün MHRS randevu sistemi, e-nabız, şehir hastaneleri gibi uygulamalarla vatandaş, sağlık hizmetlerine hızlı ve erişilebilir biçimde ulaşabiliyor. Bu da sağlık hizmetlerinde vatandaş memnuniyetini ciddi oranda artıran bir etki yaratmış durumda.
Ulaşım: “Yolu Olmayan Köyden” Küresel Lojistik Ağına
Eskiden bir şehirden diğerine yolculuk etmek dertti; yollar bozuk, otobüsler yetersizdi. Bugün bölünmüş yollar, otoyollar, tüneller, hızlı tren projeleri ve havalimanı yatırımları ile Türkiye, bölgesel lojistik merkez olma iddiasını destekler hale geldi. Köylere doğalgaz, su, elektrik ve internet götürülmesi ise yerel kalkınma vizyonunun somut yansımalarından biri.
Dini Özgürlükler: Başörtüsünden Kur’an Kurslarına
Bir zamanlar başörtüsü nedeniyle okuldan, hastaneden, kamudan kovulan kadınların hikâyesi, yalnızca bireysel bir yasak değil; toplumsal hafızaya kazınmış bir kırılmadır. Bugün başörtülü bireylerin kamuda çalışabilmesi, eğitim alabilmesi, siyasete katılabilmesi, toplumsal barış ve inanç özgürlüğü açısından büyük bir kazanımdır. Aynı şekilde, Kur’an kurslarının özgürleşmesi ve dini eğitimdeki tabuların yıkılması, çok sayıda ailenin hayatında gerçek bir dönüşüm yaratmıştır.
Ekonomi: Enflasyondan İstikrara, Krizden Dayanıklılığa
1990’ların sonunda gecelik faizlerin %7500’e, enflasyonun %130’a çıktığı dönemler, Türkiye’nin ekonomik hafızasında derin izler bırakmıştır. Bugün enflasyon yeniden yüksek olsa da, 2001 sonrası yakalanan makroekonomik istikrar, borç yönetimi disiplini ve büyüme performansı, o dönemle kıyaslandığında önemli bir kırılmadır. Elbette bu kazanımların korunması, sosyal refahın tabana yayılmasıyla mümkün olacaktır.
Sosyal Güvence: Rehin Doğumlardan Aile Destek Paketlerine
Eskiden sosyal güvencesi olmayan bir vatandaş hastaneye yatamaz, ilacını alamazdı. Hatta yeni doğan bir bebek bile “masraf karşılanmadığı” için hastanede rehin tutulabiliyordu. Bugün her doğan bebek sistemde otomatik sigortalı, anne-babalara doğum yardımı, bez desteği, aile destek paketleri gibi sosyal koruma önlemleri sağlanıyor. Devletin vatandaşla kurduğu bağ, yalnızca vergi almakla sınırlı değil; artık sosyal destek politikalarıyla da şekilleniyor.
Toplumsal Yüzleşme: Hafıza İyileştirirse Değerlidir
“Geçmişin neyini özledin?” sorusu elbette bir nostaljiyi yermek için değil; hafızayı iyileştirmek, toplumsal kıymeti fark ettirmek ve sürdürülebilir kalkınma fikrini pekiştirmek için sorulmalıdır. Her kazanımın korunması, geliştirilmesi ve eleştirel bir akılla yeni nesillere aktarılması gerekir. Çünkü geçmişin hataları, sadece hatırlanmak için değil; bir daha yaşanmamak için bilinmelidir.
Sonuç: Unutma, Öğren ve İnşa Et
Geçmişte yaşanan krizler, yoksunluklar ve adaletsizlikler toplumları şekillendirir. Ancak bir toplumun gerçek gücü, geçmişte yaşadıklarına rağmen geleceğini daha iyi kurma iradesi göstermesidir. Türkiye bugün, sosyal hizmetlerde erişilebilirliği artırmış, altyapısını geliştirmiş, inanç özgürlüğünü güçlendirmiş bir noktadadır. Eksikler, eleştiriler elbette vardır. Ama geçmişi unutmadan, bugünü koruyarak ve geleceği planlayarak yol almak, toplumsal ilerlemenin temelidir.
Soru hâlâ geçerli: “Geçmişin neyini özledin?”
Cevap ise her vatandaşın vicdanında gizli. Ama bir gerçek var ki, bazı acılar özlenmez; sadece ders alınır.