Film Yapmanın Zorlukları ve Kültürel Değişim: Müfit Can Saçıntı’nın Anısı Üzerine Bir Değerlendirme
Son yıllarda Türk sinemasında ve televizyon dünyasında gözle görülen bir gerçek var: Zenginlik, güç ve kültür arasındaki ilişki gitgide daha da kopuyor.
Filmler, diziler ve projeler, sadece maddi kaynaklara dayalı olarak şekilleniyor; oysa sanat, kültür ve bilgi en az finans kadar önemli olmalı. İşte tam bu noktada, Türk sinemasının önemli isimlerinden Müfit Can Saçıntı’nın paylaştığı bir anekdot, yalnızca bir yönetmenin yaşadığı finansal bir sorunu değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanata ve kültüre yaklaşımındaki büyük bir sorunu gözler önüne seriyor.
Sinemanın Finansmanı ve Yanlış Anlamalar
Müfit Can Saçıntı, sosyal medyada kendisine “Neden yeni film çekmiyorsunuz?” sorusuna cevap verirken, Türk sinemasındaki ciddi finansman sorunlarına dikkat çekti. Bir yapımcı kadın, film çekmek için finansman arayışına girmiş ve bir sanayici ile anlaşma sağlamış. Ancak işler, yapılan yanlış anlaşılmalarla içinden çıkılmaz bir hal almış.
Yapımcı 15 milyon lira talep ederken, sanayici bu rakamı yanlış anlayarak 15 bin lira olarak kabul etmiş. Sonunda 35 bin lira alındığı sanılmış, ancak yapılan ödeme yalnızca 35 bin lira olmuş. Bu kadar küçük bir fark, iki taraf arasında büyük bir hayal kırıklığına yol açmış. Peki, burada esas önemli olan soru neydi? Sinema, sadece maddi değerlerle ölçülmemeli. Eğer bir sanayici, yalnızca sayılar üzerinden karar veriyorsa, sinemaya yapılan yatırımın bir anlamı kalmaz.
Zenginlik, Bilgi ve Kültürle Bağlantısız mı?
Müfit Can Saçıntı, yaşadığı bu olaydan sonra şöyle diyor: “Türkiye’de zenginliğin bilgiyle, kültürle alakası yok.” Bu, sadece bir finansal yanlış anlaşılma meselesi değil, aynı zamanda büyük bir kültürel eleştiridir. Zenginlik ve kültür arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmemiz gerekiyor. Evet, paranın büyük bir gücü var, ancak kültür ve sanat da en az o kadar kıymetli olmalı. Sinema sektöründe de işler bu şekilde yürütülüyorsa, kültürel bir çöküşün içinde olduğumuzu fark etmeliyiz. Çünkü sanat, düşünce, ve kültür, sadece paranın değil, zekânın ve bilginin de ürünü olmalıdır.
Sinema Sektöründe Yatırım Eksikliği ve İletişim Sorunları
Saçıntı’nın yaşadığı hikaye, Türkiye’deki sinema sektörünün en büyük sorunlarından birine ışık tutuyor: Yatırım eksikliği. Sinemaya yatırım yapmayı isteyenler, yanlış anlamalar ve iletişim eksiklikleri nedeniyle projelerinden geri adım atıyorlar. Birçok yapımcı, finansman bulmakta zorluk çekerken, yatırımcılar yalnızca paraya odaklanıyor. Bu durumda, projeler kültürel değerleri ve sanatsal derinlikleri bir kenara bırakıp, yalnızca ticari kaygılarla şekilleniyor. Bu, Türk sinemasının kaliteli yapımlar üretme kapasitesini oldukça sınırlıyor.
Sanat ve Kültürün Geleceği: Ne Olmalı?
Müfit Can Saçıntı’nın anlattığı bu olay, sinema dünyasında yalnızca finansal kaynakların önemli olmadığını, aynı zamanda kültür ve sanata saygı gösterilmesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor. Film yapmak, sadece kamera arkasındaki teknik becerilerle ilgili bir iş değil. Sinema, aynı zamanda bir kültürün, toplumun değerlerinin, hayal gücünün ve yaratıcılığının bir yansımasıdır. Eğer biz sanatı ve kültürü sadece sayılarla ölçmeye başlarsak, derinlikli, anlamlı yapımlar ortaya koymak mümkün olmaz.
Sonuç olarak, Türk sinemasının kalkınması için daha fazla bilgiye, kültüre ve sanata yatırım yapmamız gerekiyor. Zenginlik, bilgiyle harmanlandığında bir anlam kazanır. Bu bağlamda, yapımcıların ve yatırımcıların sanatçılara, senaristlere ve yönetmenlere sadece finansal destek sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda onların sanatsal vizyonlarına da saygı göstermeleri gerektiğini unutmamalıyız.
Türk sinemasının geleceği, ancak kültürel değerlere ve sanata yapılan yatırımlarla şekillenecek. Müfit Can Saçıntı’nın yaşadığı bu olay, sadece bir kişisel hikaye değil, tüm sinema sektörü ve toplum adına önemli bir uyarıdır. Bu uyarıya kulak vermek, sanatla beslenen bir toplum yaratmak için ilk adım olacaktır.
Mehmet Açık