ANKARA – Türkiye’nin sanayileşme tarihine adını altın harflerle yazdıran Sümerbank, bir zamanlar hem ekonominin hem de halkın hayatının merkezindeydi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Sovyet kredisiyle kurulan bu dev sanayi kuruluşu, yalnızca tekstil değil; porselen, kırtasiye, ayakkabı, mobilya, hatta bankacılık alanında da faaliyet göstererek adeta bir devlet markası olmuştu.
40 binden fazla çalışanı, 41 fabrikası, 43 banka şubesi ve 500’e yakın mağazasıyla Sümerbank, dar gelirlinin ilk durağıydı. Anadolu kadınına rengarenk basmalar sunmuş, memur ve işçi ailelerinin çocuklarını her yıl okul ihtiyaçlarıyla donatmıştı. Yatılı okullara ayakkabı gönderiyor, maddi durumu yetersiz öğrencilere burs sağlıyordu.
Devletten Halka Uzanan Bir El
Sümerbank sadece bir mağaza zinciri değildi; aynı zamanda sosyal devletin ete kemiğe bürünmüş hâliydi. Memurlara istihkak, gelinlere çeyiz çeki, öğrenciler için eğitim desteği veriliyordu. Kredi Yurtlar Kurumu’nun nevresimleri, kamuya ait yurtların yorganları, hepsi bu kurumdan çıkıyordu. Turgut Özal’ın “halkın sırtındaki kambur” dediği Sümerbank, aslında halkın bel kemiğiydi.
Özelleştirme ve Dağılış
1980’li yıllarda başlayan serbest piyasa politikaları, IMF ve Dünya Bankası tavsiyeleriyle birleşince Sümerbank “zarar eden devlet kuruluşu” ilan edilerek özelleştirme listesine alındı.
Parça parça satıldı. Bir bölümü Garipoğlu’na, bir bölümü Albayraklara devredildi. Kaynakları istismar edildi, malları haraç mezat dağıtıldı.
Kapatılan fabrikaların ardından, 11 Ocak 2002’de Sümerbank’ın son fabrikasının da kepengi indirildi. Halkın 80 yıllık ortak emeği, birkaç yıl hapisle yırtan müteahhitlerin ellerinde eridi.
Bir Dönemin Sonu
Sümerbank, Türkiye’nin sosyal devlet anlayışının güçlü bir sembolüydü. Oysa bugün, özel markaların vitrinlerinde 6 bin dolarlık ayakkabılar satılırken; halkın ucuz, kaliteli, yerli üretime ulaşabileceği bir kurum artık yok.
Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bu süreci “Sümerbank’ı bitirdik, yakında tarihten siliniyor” sözleriyle kutlamıştı. Ardından “Satıyoruz, satıyoruz bitmiyor. Ne komünist ülkeymişiz” sözleriyle de özelleştirmenin ardındaki zihniyeti özetlemişti.
Bugün Sümerbank’tan geriye, sadece hatıralar ve halkın ortak hafızasında yer etmiş bir özlem kaldı.
Haber Merkezi