GÜNCEL HABER AJANSI
  1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. KIZKALESİ DEĞİL KARA GÖRGÜS ŞEHRİ 1671 YILINDA SİLİFKE SINIRLARINDAKİ KENTİN İZLERİ:

KIZKALESİ DEĞİL KARA GÖRGÜS ŞEHRİ 1671 YILINDA SİLİFKE SINIRLARINDAKİ KENTİN İZLERİ:

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

KIZKALESİ DEĞİL KARA GÖRGÜS ŞEHRİ 1671 YILINDA SİLİFKE SINIRLARINDAKİ KENTİN İZLERİ:
Silifke Sancağı’nda Karataş kazası sınırında Türkmen
sahili Kara Görgüs’tür.
Bu şehir deniz kıyısında büyük bir şehir imiş ki ne Mısır, ne
Bağdad, ne Eski Kırım ve ne Ahlât şehirlerine benzer bir büyük
şehir imiş. Eğer gezip gördüğümüz derece özelliklerini yazsak
bir deve yükü kitap olup okuyan bıkar usanır.
Gerçekten bir viran şehrin anlatılmasında tat yoktur. Ama
dünya fani olup “Mülk benimdir” diye böyle bina edenlere nasihat
olsun diye kalemimizi dile getirip birkaç söz ettik. Şimdi cihan gezginlerine ve insan tarihçilerine şöyle beyan
olunur ki 😞 Hicri 256 Miladi 869’da) tarihinde Memun Halife Abbasîlerin önde geleni,
gazi ve yiğididir. Bağdad’dan Mısır’a gelip Mısır’da Ehram dağlarından
tılsımlı definelerini çıkarıp üstünden bir kat taşını yıkmıştır.
Hâlâ kalıntıları bellidir. Orada Ümmü’l-kıyas’ı tamir edip
yolları katederek bu Kara Görgüs Kalesi’ni 7 ay dövüp zorla İspanya
elinden fethedip İslâm beldelerine ekleyip İslâm dini ibadeti
icra olunmaya başlandı.Yedi yüzden fazla cami var ki her biri Mısır’da Ezher Camii
ve Şam’da Ümeyye Camii’dir. Ve nice bin medrese, han, hamam,
imaret, mescit, tekke ve dârüşşifa vardır. Bazı camileri hâlâ mamurdur.
Türkmen kabilesi burada kıyıya inince ibadet ederler.
Ve nice bin kubbe ziyaretgâhlar, kârgir yapı bedestenler,
nice bin düzenli Haleb Çarşısı dükkânlar, nice bin fıskiye, havuz
ve şadırvanlı saraylar var ki övgüsünde akıl kısa kalır. Bazısı
yer yer mamurdur, içinde Türkmenler otururlar.
Nice bin kilise ve manastırlar var ki yılda bir kere kâfir kalyonları
bu şehrin limanında yatıp bu manastırları ziyaret ederler.
O inanç üzeredirler ki Takyanus bir büyük peygamber olup
cihangir padişah idi. Ve Hazret-i İsa havarilerinden dört havari
burada deniz kıyısında yatar. Büyük manastırda gömülü oldukları
muhakkaktır.
Kubbeleri üzerinde Yunanca tarihleri yazılıdır. Ve ümmet-i
Muhammed elinde iken muteber ziyaretgâhtır. Hâlâ gelen gidenden
hâlî değil garip bir türbedir. Bütün kâfirler bunları ziyaret
edip gemilerini pervasızca kalafat edip bazı gelen gidenleri
avlayıp toplanıp giderler. Böyle bir ruhaniyetli ziyaretgâhtır. Yol
üzerinde olup ayyuka çıkmış altınlı bir nurlu kubbedir ki usta
elinden henüz çıkmış sanırsın, öyle bir nurlu kubbedir. Zamanın
geçmesiyle zerre kadar bozulmamıştır.
Bu türbe ve manastırdan cami olma ibadetgâhm yolu 2 bin
adım boyunda geniş beyaz mermer kaldırımdır. İki tarafı üzüm
asması çardağı için nice bin beyaz mermer ve başka sütunlar
üzerinde kemerler, sanatlı ve beyaz mermerlerle kaldırımlar var
ki her taşın uyumu yüz bin dikkat ile fark olunmaz.
Bunun benzeri bu şehirde nice bin ibretlik eserler vardır ki
insan parmağını ağzına götürüp hayran kalır büyük bir işlek şehir
imiş.Bu şehrin batısında deniz kıyısında şehirden bir kurşun
menzili uzakta bir sağlam kalesi var, ama küçüktür. Büyüklüğü
malum değil, ama dört köşe eski yapı bir binadır.
Bir büyük limanı var. Sekiz rüzgârdan emin olup iyi yataktır.
Kayalar altından limana nice âbıhayat pınarlar akar.
Bu liman Girit Adası’nda Suda Limanı’na ve İstanbul Boğazı’na benzer büyük bir limandır, her an kâfir yatağıdır.
Onun için haraptır.
Harap olması, İslâm elinde iken İspanya kâfiri
1.700 adet gemi ile gelip bütün halkını esir, şehrini harap eder.
Kısacası büyük belde imiş, ama Allah saklasın bu şehrin üç
tarafı o kadar taşlıktır ki insan ayak basacak yer bulmaz. Ancak
eski zamanda mamur iken insanlarla dolu iken dere ve tepelerde
pamuk gibi topraklar yığıp bağ ve bahçeler yapmışlar. Hâlâ
bazı bahçeleri bellidir.
Gerçi taşlık yerdir, ama suyu ve havası o kadar hoştur ki
Erzurum ve Sivas’tan bütün Türkmenler burada kış geçirirler.
Havası hekimlere göre gayet dinçleştiricidir. Bütün buraya gelen
Türkmen “Hay yurttur, hay” diye överler.
EVLİYA ÇELEBİ yazısına istinaden günümüz çelebisi KERİM PARLATAN kaleminden.

KIZKALESİ DEĞİL KARA GÖRGÜS ŞEHRİ 1671 YILINDA SİLİFKE SINIRLARINDAKİ KENTİN İZLERİ:
Yorum Yap
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin