ANKARA (GHA)
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, göreve geldiği günden bu yana özellikle organize suç örgütlerine karşı yürüttüğü kararlı mücadele, şehir güvenliği ve kamu düzeninde gösterdiği performansla vatandaşın güvenini kazanmış durumda. Yerlikaya, meslekten yetişme bir mülki idare amiri olarak, son yıllarda görev yapan İçişleri Bakanları arasında “en sistematik çalışan ve en tarafsız duran isim” olarak gösteriliyor.
Ancak son günlerde kamuoyunda artan bir şikâyet dikkat çekiyor: Trafik radarları ve kesilen para cezaları.
Vatandaş: Ekonomik Buhran Yetmedi, Bir de Radar Cezaları
Ekonomik sıkıntıların derinleştiği bir dönemde, birçok sürücü “sık konumlandırılmış ve uyarı levhası olmayan radar uygulamalarının” ceza makinesine dönüştüğünü savunuyor. Vatandaş, hız sınırı ihlalleri nedeniyle art arda kesilen cezaların, kamu vicdanını zedelediğini ve halkın tepkisinin doğrudan iktidara yöneldiğini ifade ediyor.
Birçok yurttaş, sosyal medyada şu soruyu dile getiriyor:
“Sayın Bakan her seferinde ‘Tuzak kurmuyoruz’ dese de, bu uygulama halkın öfkesini iktidara yöneltiyor. Acaba bu radar yerleştirmeleri, Yerlikaya’ya karşı içeriden bir sabotaj mı?”
“Asla Tuzak Kurmuyoruz” Sözü Tartışılıyor
Ali Yerlikaya, kamuoyunda oluşan bu algıya karşı defalarca yaptığı açıklamalarda, radar uygulamalarının tamamen can güvenliği odaklı olduğunu belirtmişti. Ancak Yerlikaya’nın “asla tuzak kurmuyoruz” ifadesine rağmen, birçok sürücü özellikle şehirlerarası yollarda gizli radarlara yakalanmaktan ve kesilen yüksek miktardaki cezalardan şikayetçi.
Bu durum ise bazı kesimlerde, “Bu kadar başarılı ve halkla arası iyi olan bir bakan, neden bu kadar negatif tepkiyle karşı karşıya bırakılıyor?” sorusunu doğuruyor.
Trafik Güvenliği mi, Gelir Kalemi mi?
Uzmanlara göre, hız kontrolü trafik güvenliği açısından elzem bir uygulama. Ancak bu uygulamaların adil, şeffaf ve önceden duyurulmuş olması, kamuoyu desteğini sağlamak açısından kritik öneme sahip. Vatandaşın algısı ise uygulamanın cezaya dayalı bir gelir kaynağına dönüştüğü yönünde.
Bazı siyasi yorumcular ise, radar uygulamalarının doğrudan Ali Yerlikaya’ya mal edilmesinin, kamuoyundaki yüksek itibarını gölgelemeye yönelik bir sürecin parçası olabileceğini iddia ediyor. Özellikle toplumda “dürüst ve başarılı bakan” profiliyle öne çıkan isimlerin, bürokratik ya da siyasi rekabetin hedefi hâline gelebileceğine dikkat çekiliyor.
Gözler İçişleri Bakanlığı’nda
Tepkilerin artmasıyla birlikte gözler yeniden İçişleri Bakanlığı’na çevrildi. Radar uygulamalarının denetimi, şeffaflaştırılması ve vatandaşa yönelik daha açık bilgilendirme çalışmaları yapılması beklentisi giderek güçleniyor.
Ali Yerlikaya’nın kamu vicdanındaki yüksek kredisi ve başarılı sicili, tartışmalı uygulamalarla zedelenmeden korunabilir mi? Bu sorunun yanıtı önümüzdeki dönemde hem İçişleri Bakanlığı’nın tavrıyla hem de kamuoyunun tepkisiyle netlik kazanacak.
Güncel Haber Ajansı (GHA)