Derya Morcalı yazdı.
İnsanın kalbi bazen ağır bir yük gibi dolar; sırlar, pişmanlıklar, günahlar ve kırgınlıklar içimizi kemirir. Böyle anlarda çoğu insan, rahatlama arzusuyla içini birilerine dökmek ister. Ancak olur olmaz kişilere açılan sırlar, bir gün en büyük pişmanlığa dönüşebilir.
Atalarımızın şu sözü ne kadar hikmetlidir:
“Söyleme dostuna, o da söyler dostuna…”
Duyguların esiri olup her şeyimizi bir başkasına anlatmak, çoğu zaman kendi elimizle kendimize zarar vermektir. Çünkü bugün güven duyduğumuz insanlar, yarın hayatımızın bambaşka bir yerinde olabilir. Yarın ne getirecek, bu kişinin kalbindeki niyet ne, hangi durumda karşımıza nasıl çıkacak, kimse bilemez.
Günahı İnsana Değil, Allah’a Anlat
Günahlarımızı, zayıflıklarımızı ya da içimizde sakladığımız yaraları, bizim gibi günahkâr olan bir insana anlatmak aslında bizi daha da kırılgan hâle getirir. Çünkü insanlar unutur, değişir, sır tutamaz ve çoğu zaman başkalarının yarasına tuz basar.
Ama Allah öyle değildir.
Allah, kulunu utandırmaz, onun korkularını ve zayıflıklarını istismar etmez. O, bağışlamayı seven, kalpleri onaran tek olandır. Günahlarımız, tövbelerimiz ve en gizli sırlarımız yalnızca O’nunla aramızda kalmalıdır.
Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat şöyle dile getirilir:
“Kullarının günahlarını bilen ve gören olarak Rabbin yeterlidir.” (İsra, 17)
“Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter.” (Furkan, 58)
Bu ayetler bize şunu hatırlatıyor: İnsanlar unutur, yanılır, kırar. Ama Allah kulunun her halini bilir, görür, affeder. İçini dökeceğin tek yer secde olmalı.
İnsana Güvenin Sınırı Olmalı
Kimseyi yargılamak değil niyetimiz. Elbette dostluk, paylaşım ve dayanışma güzel duygulardır. Ancak insan, sınırlarını bilmelidir. Her şeyi dostuna anlatmak, içindeki sırları açmak, bir bakıma kendini savunmasız bırakmaktır. Bugün dost olan, yarın düşman olduğunda, anlattıkların bir bumerang gibi döner vurur.
Bu nedenle kalbin sır odasını, herkese açma.
Kalbin en özel köşesindeki yükleri, en güvenli yere yani Allah’a bırak. Çünkü Allah yeter.
Son Söz
Hayat, bize her daim şunu öğretir: İnsanlar hata yapar, insanlar değişir. Ama Allah’ın merhameti değişmez. O yüzden, pişmanlıklarımızı, kırgınlıklarımızı ve günahlarımızı, affedecek tek makama arz etmek en doğru yoldur.