Keş Dağları’nda Küresel Bir Suikastla Şehit Edilen Liderin Ardından Yıllar Geçti…
31 Mart 2009… Türk siyasi tarihine kara bir gün olarak geçti. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki yol arkadaşları, Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesi yakınlarındaki Keş Dağları’nda şüpheli bir helikopter kazasında hayatını kaybetti.
O gün, sadece bir lider değil, Türkiye’nin millî ve yerli sesi de susturuldu. Onun ardından söylenen şu cümle, hâlâ milyonların yüreğinde yankılanıyor:
“Bu toprakların has evladıydı… Ve biz onu koruyamadık.”
Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Cenaze Töreni
Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenazesi, Cumhuriyet tarihinin en kitlesel ve duygusal veda törenlerinden biri oldu.
Yer: Ankara Kocatepe Camii
Tarih: 31 Mart 2009
Katılım: Yaklaşık 2 milyon kişi
Siyasi görüş, ideoloji, inanç farkı gözetmeksizin milyonlar Ankara’ya aktı. Cenazede; sağcısı, solcusu, milliyetçisi, muhafazakârı, dindarı, seküleri yan yana saf tuttu.
Devleti kuran ilk Meclis’ten bu yana Millet Meclisi’nde ilk kez tekbir sesleri duyuldu. Kocatepe Camii’nden Tacettin Dergâhı’na uzanan cadde ve sokaklar, omuz omuza yürüyen, gözyaşlarıyla dua eden insanlarla doldu.
Cumhuriyet tarihi boyunca ölümüyle milyonları ağlatan, ardından dualar ve hatimler gönderilen siyasetçi sayısı yok denecek kadar azdır. Muhsin Yazıcıoğlu bu istisnalardan biri oldu.
Siyasette Makam Aramadı, Hep Milletin Yanında Oldu
Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasi yaşamı, makam ve koltuk peşinde koşmamanın, ama milletin gönlünde taht kurmanın en net örneğiydi.
• Cumhurbaşkanı olmadı
• Başbakanlık yapmadı
• Bakanlık koltuğuna oturmadı
• Ne iktidara geldi ne de hükümete ortak oldu
Buna rağmen, Türk siyasetinde adından hep dürüstlük, vatan sevgisi ve samimiyet ile söz ettirdi. “Türk devleti ve milleti yaşasın” anlayışı, onun tüm siyasi çizgisinin özeti gibiydi.
Ancak bu kararlı duruş, ona kolay bir hayat getirmedi. Defalarca darbeler, baskılar ve zulümler gördü. Yıllarca cezaevlerinde yattı, yargılandı. Ama asla çizgisinden dönmedi.
Keş Dağları’nda Yalnız Bırakılan Lider
31 Mart 2009 günü, Kahramanmaraş mitinginden dönerken bindiği helikopter düştü. Olayın hemen ardından başlayan arama kurtarma çalışmaları, tuhaf gecikmeler, iletişim kopuklukları ve ihmallerle dolu bir sürece dönüştü.
Helikopter enkazı 48 saatten fazla bir süre bulunamadı. O saatler boyunca hem kamuoyunda hem de yakın çevresinde büyük bir öfke ve çaresizlik hakimdi.
Bu nedenle, sevenleri hâlâ şu soruyu sormaktan vazgeçmedi:
“O gün devlet, Keş Dağları’nda neden yanında değildi?”
Küresel Suikast İddiası
Kazanın ardından yürütülen soruşturmalar, olayın ‘basit bir kaza’ olmadığı yönündeki şüpheleri güçlendirdi.
Bazı belgeler, konuşmalar ve tanık ifadeleri, olayı küresel bir suikast olarak nitelendiren iddiaları gündeme taşıdı.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun Türkiye’nin millî bağımsızlık çizgisinde duran, küresel projelere direnen bir lider olması, bu iddiaları daha da güçlendirdi.
Milletin Gönlünde Yaşayan Lider
Yazıcıoğlu’nun hayatı boyunca söyledikleri, bugün hâlâ sosyal medyada, meydanlarda ve gönüllerde dolaşıyor:
“Ben, siyaseti milletim için yaptım. Kendim için hiçbir şey istemedim.”
“Fırtınalar kopsa da, ben yolumdan dönmem.”
Onun ardından geriye kalan en büyük miras; dürüst, onurlu ve milletine adanmış bir liderlik anlayışı oldu.
Vicdan Muhasebesi
Aradan geçen yıllara rağmen, Yazıcıoğlu’nu seven milyonlar hâlâ aynı cümlede buluşuyor:
“Onu koruyamadık.”
Ve bu söz, sadece bir kaybın değil, aynı zamanda bir toplumsal vicdan yarasının ifadesi olarak tarihe geçti.