Türkiye’nin yakın tarihine baktığımızda, özellikle 1980’ler, 1990’lar ve 2000’lerin başında sağlık sisteminde yaşanan derin sorunlar, sıradan vatandaşın hayatını her açıdan zorlaştırmıştır.
Bu karanlık dönemde, vatandaşların temel sağlık hizmetlerine erişimi ciddi engellerle doluydu. Bugün genç kuşakların çoğu, o günlerin şartlarını bilmediği için yaşanan gelişmelerin neden bu kadar önemli olduğunu tam kavrayamıyor. Bu nedenle, yakın tarihimizde yaşanan mağduriyetler gençlere anlatılmalı, tarihimiz doğru öğrenilmelidir.
Ziyaretçi Parası ve Galoş Zorunluluğu
O dönem hastanelerde, hasta yakınlarından “ziyaret parası” adı altında ücret talep edilirdi. Bu para, hastane personelinin keyfi uygulamaları nedeniyle ortaya çıkmış bir nevi yasal olmayan bir gelir kaynağıydı. Ziyaretçilere verilen galoşlar ise hastane hijyeni gerekçesiyle satılıyor gibi görünse de, aslında bu galoşlar hastane personeli tarafından “kiralama” usulüyle yüzlerce kişiye satılırdı. Ziyaretçiler, galoşları hastaneden çıkarken geri teslim etmek zorundaydı; bu nedenle her ziyaretçi yeni bir galoş almak zorundaydı. Bu durum, hasta yakınlarının maddi yükünü katlayarak artırıyordu.
Uzun Bekleyişler ve Rüşvet Kültürü
Muayene ve tedaviye ulaşmak da ayrı bir dertti. Devlet hastanelerinde randevu almak aylar sürebiliyor, acil olmayan hastalar günlerce hastane koridorlarında beklemek zorunda kalıyordu. Bu sırada, sağlık çalışanlarından rüşvet almadan tedavi mümkün değildi. “Torpil” denilen aracı kişiler devreye giriyor, hasta yakınları maddi gücü oranında sağlık hizmetinden faydalanabiliyordu. Bu sistem, sağlık hizmetini temel bir hak olmaktan çıkarıp, sadece maddi durumu iyi olanların ulaşabileceği bir ayrıcalık haline getiriyordu.
Hasta Yakınlarına Verilen Tedavi Malzemeleri Listesi
Ameliyatlar ve ileri tedaviler için hastalara ve hasta yakınlarına uzun bir malzeme listesi veriliyordu. Serum, ilaç, ameliyat ipi, steril gazlı bez gibi birçok tıbbi malzemenin hastane dışında satın alınması zorunluydu. Özellikle maddi durumu kısıtlı aileler, bu yüksek maliyetler karşısında çaresiz kalıyordu. Ne yazık ki, hastane personeli ile eczacılar arasında gizli bir iş birliği vardı; alınan malzemeler, hiç kullanılmadan hastaneye geri dönüp başka hastalara tekrar satılıyordu. Bu döngü hem ekonomik kayba yol açıyor hem de sağlık hizmetlerinin etik dışı bir şekilde yürütülmesine neden oluyordu.
Doktor-Eczacı İşbirliği ve Sistematik Mağduriyet
Bazı doktorların, hastane dışındaki eczanelerle yaptıkları anlaşmalar, hasta yakınlarının mağduriyetini katmerlendiriyordu. Hastaların kullandığı ilaçlar, ihtiyaçtan fazla ve pahalı alınıyor, hatta bazen ilaçların tamamı hastalara ulaşmadan geri dönüyordu. Bu durum, hem sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürmekte hem de halkın güvenini sarsmaktaydı.
Bugünün Anlamı ve Geçmişle Kıyas
Bugün 40 yaş ve üzerindeki vatandaşların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek vermelerinin arkasında, bu ağır mağduriyetlerin sona erdirilmesine yönelik beklentiler ve yapılan reformlar yatıyor. Sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte;
• Hastanelerde dijital randevu sistemi kurulmuş,
• Hizmet kalitesi artırılmış,
• Muayene ve tedavi süreçleri hızlandırılmış,
• Torpil ve rüşvet uygulamalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır.
Bu gelişmeler, vatandaşların sağlık hizmetine daha kolay ve adil şekilde ulaşmasını sağlamış, ülke genelinde sağlık hizmetlerinde büyük bir iyileşme yaşanmıştır.
Genç Nesil İçin Çıkarılacak Dersler
Bugün sağlık sisteminde yaşanan sıkıntılar eleştirilirken, geçmişte yaşanan acı deneyimler hatırlanmalıdır. Gençlerin bu dönemi doğru anlaması;
• Sağlık hizmetlerinin önemini ve değerini kavramalarına,
• Mevcut imkanların kıymetini bilmelerine,
• Kamu kaynaklarının etkin kullanımı için duyarlı olmalarına yardımcı olur.
Ayrıca, geçmişte yaşanan mağduriyetler, gelecekte sağlık alanında yapılacak reformlara ışık tutacak dersler içermektedir.
Sonuç: Geçmişin Karanlığından Geleceğin Aydınlığına
Türkiye’nin sağlık sisteminde yaşanan büyük sorunlar, bir dönem halkın en temel hakkı olan sağlık hizmetinden mahrum bırakılmasına yol açtı. Bu karanlık sayfalar unutulmamalı, ancak bugün geldiğimiz noktanın değerini anlamak için geçmişle yüzleşilmelidir. Sağlıkta yaşanan dönüşüm, sadece bir hizmet iyileştirmesi değil, aynı zamanda vatandaşların haklarına saygının, adaletin ve eşitliğin sağlanması adına atılmış önemli bir adımdır.