Gazze… Yıllardır savaşın gölgesinde yaşayan bu topraklarda artık silahlar değil, açlık öldürüyor. Her gün onlarca çocuk, temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayamadığı için yaşamını yitiriyor. Bir zamanlar oyun sesleriyle dolu sokaklar, şimdi sessizlik ve çaresizlikle yankılanıyor.
Savaşın yarattığı yıkım, yıllardır süren abluka ve ekonomik kısıtlamalar, Gazze halkını derin bir insani krize sürüklüyor. Elektrik kesintileri, sağlık hizmetlerinin yetersizliği, temiz suya ulaşamamak, gıda fiyatlarındaki astronomik artış… Tüm bu etkenler, özellikle çocukların yaşam şansını ciddi biçimde azaltıyor. Açlık artık sadece bir eksiklik değil, ölümcül bir silah hâline gelmiş durumda.
Özellikle çocuklar, gıda kıtlığı yüzünden büyüme geriliği ve ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya. Okul çağındaki çocuklar oyun oynamak yerine yiyecek arıyor, bebekler sıcak yatağa kavuşamadan sabaha ulaşamıyor. Anneler, elinde yalnızca birkaç parça ekmekle evine dönerken, babalar çaresizce iş bulmaya çalışıyor. Bu, sadece bir kriz değil; insanlık adına utanılması gereken bir tablo.
Dünya, diplomatik girişimlerle çatışmayı durdurmaya çalışsa da, Gazze’deki açlık krizi her geçen gün derinleşiyor. Birleşmiş Milletler ve uluslararası yardım kuruluşları, bölgede yaşayan 2 milyonun üzerinde insanın acil gıda desteğine ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Ancak yardım lojistiği, abluka ve politik engeller nedeniyle sınırlı kalıyor.
Artık silahlar değil, açlık öldürüyor. Sessiz çığlıklar, dünyayı uyarmaya devam ediyor. Bu çığlığı duymamak, sadece Gazze’deki masumları değil, tüm insanlığın vicdanını da yok saymak anlamına gelir. Dünya, Gazze’deki açlığa kayıtsız kalamaz; uluslararası toplumun acilen harekete geçmesi şarttır.
Çünkü her kaybedilen çocuk, sadece bir hayat değil; geleceğimizin de bir parçasını kaybetmektir.