İstanbul | GHA
İstanbul Saraçhane Meydanı’nda gerçekleşen bir protesto eylemini izlemek üzere bölgede bulunan gazeteciler, polis müdahalesine tanıklık ettikleri sırada güvenlik güçlerinin sert müdahalesine uğradı. Olay yerinde görev yapan üç gazeteci, görüntü aldıkları sırada polisler tarafından gözaltına alındı. Gazetecilerden ikisi daha sonra serbest bırakılırken, basın kartı olmayan gazeteci Engin Deniz İpek hâlâ gözaltında tutuluyor.
Olay, İstanbul’da art arda düzenlenen toplumsal eylemler zincirinin bir parçası olan gösteri sırasında meydana geldi. Polis ekiplerinin eylemcilere müdahalesini kayda almak isteyen gazetecilerin görüntü alması engellendi ve kısa süre sonra fiili müdahaleye dönüştü.
Gözaltına alınan gazetecilerden biri yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Görevimizin başındaydık. Saraçhane’deki eylem sırasında polislerin müdahalesini görüntülüyorduk. Yanımda Erdem Öktem ve Engin Deniz İpek vardı. Bir anda yaklaşık 6-7 polis Erdem’i yere yatırdı, tekmelemeye başladılar. Biz de meslektaşımıza yapılan bu şiddeti durdurmak için ‘Gazeteciyiz, basın kartımız var, göstermek istiyoruz’ dedik. Ama dinlemediler. Ters kelepçeyle bizi yere yatırdılar. Bir polis memuruna kolumu kırmak üzere olduğunu söyledim. Gözümün içine bakarak kelepçeyi sıkmaya devam etti.”
Gazeteciler, bir süre gözaltında tutulduktan sonra olay yerinden uzaklaştırılarak serbest bırakıldı. Ancak basın kartı bulunmayan Engin Deniz İpek, halen Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutuluyor. İpek’in meslektaşları ve bazı basın örgütleri, akşam saatlerinden bu yana emniyet binası önünde bekleyişini sürdürüyor.
Basın Özgürlüğü Bir Kez Daha İhlal Edildi
Olayın ardından sosyal medyada büyük bir tepki dalgası oluştu. #GazetecilikSuçDeğildir etiketi kısa sürede trend listesine girdi. Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve birçok bağımsız basın örgütü yaşananları kınayan açıklamalar yayımladı. Türkiye Gazeteciler Sendikası, “Basın özgürlüğüne doğrudan saldırıdır. Kimliklerini beyan etmelerine rağmen gazetecilere şiddet uygulamak, anayasal hakların gaspıdır” dedi.
Uzmanlar da olayın hem basın özgürlüğü hem de kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımı açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Anayasa Hukuku uzmanı Prof. Dr. Elif Yalçın şu değerlendirmede bulundu:
“Gazetecilik, kamuoyunun haber alma hakkını temsil eder. Polis müdahalesini görüntüleyen gazetecilerin gözaltına alınması, üstelik kimliklerini beyan ettikleri hâlde, doğrudan anayasal bir hakka müdahaledir. Bu sadece bireylere değil, toplumsal bilgi edinme hakkına da darbedir.”
Arkadaşları Nöbette: “Deniz’i de Alacağız”
Olaydan sonra serbest bırakılan gazeteciler, Vatan Emniyet Müdürlüğü önüne geçerek arkadaşları Engin Deniz İpek’in bırakılması için nöbet tutmaya başladı. Sosyal medya üzerinden destek çağrısı yapan gazeteciler, “Gazeteciyiz, bırakın görevimizi yapalım. Basın kartı olup olmaması, gözaltıyı haklı kılmaz. Deniz’i de alacağız” mesajlarını paylaştı.
Türkiye’de son yıllarda gazetecilere yönelik artan baskı, bu olayla bir kez daha gündeme geldi. Basın meslek örgütleri, bağımsız gazetecilerin görev yapmalarının önündeki engellerin giderek arttığını, özellikle gösterilerde polis şiddetinin sistematik hale geldiğini ifade ediyor.
Olayla İlgili Soruşturma Açılacak mı?
Henüz İstanbul Valiliği veya Emniyet Müdürlüğü’nden resmi bir açıklama yapılmazken, gazetecilerin avukatları olayla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını ve sorumlular hakkında yasal süreci başlatacaklarını belirtti. Kamera kayıtlarının ve tanık ifadelerinin dosyaya ekleneceği, gözaltı sırasında yaşanan şiddetin de rapor altına alındığı bildirildi.
GHA – Güncel Haber Ajansı
Haber: Ayşe Kurt
Yer: İstanbul, Saraçhane