Bölücülüğe Geçit Yok!
Mehmet Aslantaş – Dünya Avşarlar Derneği Mersin İl Başkanı
Türkiye, bin yıllık kardeşliğin, kader birliğinin ve millet olma şuuru etrafında inşa edilmiş bir devlettir. Bu topraklar, etnik kökeni ne olursa olsun herkesin ortak vatanı; doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle bir bütündür. Ancak ne yazık ki bu birlik ve bütünlüğe kast eden bazı çevreler, iç ve dış destekli söylemleriyle zaman zaman zihinleri bulandırmaya, milletin iradesini aşındırmaya kalkışmaktadır.
Son olarak DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın açıklamaları, bu bölücü zihniyetin yeniden sahnede olduğunu ortaya koymuştur. Hatimoğulları’nın “Kürt halkı bugün dört parça Kürdistan’da çok önemli kazanımlara sahip. Türkiye’de şimdi kendi kendimizi yönetebilir bir seviyedeyiz” sözleri, yalnızca bir siyasi görüş değil, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin ülke bütünlüğüne kast eden bir bildiridir.
Bu söylem, Türkiye’yi bir bütün olarak değil, parçalanması gereken bir coğrafya olarak görenlerin sesi, bir başka deyişle emperyalizmin böl-yönet planlarının güncel temsilidir.
Sözde Dört Parça Kürdistan İddiası Nedir?
Hatimoğulları’nın bahsettiği “dört parça Kürdistan” ifadesi, uzun süredir terör örgütleri tarafından dillendirilen bir tezdir. Bu teze göre:
• Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu,
• Irak’ın kuzeyi,
• Suriye’nin kuzeyi,
• İran’ın güneybatısı,
sözde “Büyük Kürdistan”ın parçaları olarak gösterilir. Bu ifade, sadece coğrafi bir yorum değil; bir sınır ihlali, bir devlet kurgusu, bir ayrılıkçı planın manifestosudur.
DEM Partisi’nin bu söylemleri açıkça göstermektedir ki, temel hedefleri demokratik temsil değil, Türkiye’yi etnik temelde ayrıştırmak ve ülkenin bir kısmını fiilen koparmaktır. Bu söylemler, sadece anayasal düzeni değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini ve bağımsızlığını da tehdit etmektedir.
Fırat’ın Doğusunu Sahiplendiler, Batıya Ortak Olma İddiasındalar
Tülay Hatimoğulları’nın “kendi kendimizi yönetebiliriz” sözleriyle ima ettiği şey, bir yerel yönetim hakkı değildir. Bu cümle, “biz artık merkezi otoriteye bağlı kalmadan kendi idaremizi kurabilecek durumdayız” anlamına gelir ki; bu doğrudan özerklik, daha ileri düzeyde ise federasyon ve nihayetinde ayrılık talebidir.
Bugün “kendi yönetimimizi istiyoruz” diyerek özerklik talep edenlerin, yarın “ayrı devlet” istemeyeceklerinin garantisi yoktur. Fırat’ın doğusundan başlayıp büyük bir bölgeyi sözde “Kürdistan” ilan etmeye çalışmak; yetmezmiş gibi batıda da etki alanı iddia etmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni fiilen dört parçaya ayırma planının adım adım uygulandığını göstermektedir.
Kürt Vatandaşlarımız Bu Tuzağa Düşmeyecek Kadar Bilinçlidir
Burada çok önemli bir ayrım yapmak gerekir: DEM’in bu ayrılıkçı dili ve projeleri, Kürt vatandaşlarımızın tamamını temsil etmez. Anadolu’nun her köşesinde yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimiz; bu ülkenin asli unsurlarıdır, şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu toprağın öz evlatlarıdır.
Bugün Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Türkmeniyle, Çerkeziyle omuz omuza yaşayan milletimizin bütünlüğü; terörle, bölücülükle, etnik kimlik kışkırtmalarıyla bozulamaz. Zira bu milletin mayası kardeşliktir, birliği ise bin yılın emeğidir.
Kürt kardeşlerimiz, DEM’in ve onun uzantısı yapıların ardına saklanarak oynanan bu emperyal oyunun farkındadır. Onlar da bilir ki Türkiye bölünürse, kazanan Kürtler değil, dış güçler olur.
Bu Vatan Sadece Toprak Değildir, Şehit Kanıdır
Türkiye Cumhuriyeti sınırları masa başında çizilmedi. Bu vatan, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da, 15 Temmuz gecesinde; göğsünü siper eden milyonların mücadelesiyle kuruldu. Bu topraklarda adım başı bir şehidin hatırası vardır. Dolayısıyla bir karışına dahi göz diken herkes, yalnızca anayasaya değil, tarihe, şehitlerin hatırasına ve milletin vicdanına da ihanet etmektedir.
Hiç kimse bu ülkeyi harita üzerinde bölemez. Bu toprakların üzerinde sadece yollar, dağlar, şehirler değil; şehitlerin duası, anaların gözyaşı, çocukların umudu vardır. Kimse bunu hesaba katmadan bölücülük yapmaya kalkmasın.
Son Söz: DEM’in Sözde Kürdistan Hayali, Bu Milletin Karşısında Erimeye Mahkûmdur
DEM’in bugün dillendirdiği ayrımcı söylemler, geçmişte nice kez bu milleti bölmeye çalışanların kaderini paylaşacaktır: Tarihin çöplüğüne gömülmek.
Türk milleti; bin yıllık kardeşliğini, birlik ve bütünlüğünü her türlü tehdide karşı koruyacak güçtedir. Biz Avşarlar; bu milletin çimentosuyuz, omurgasıyız. Kardeşlikten, haktan, bayraktan, vatandan yana safımız nettir. Türkiye’nin bölünmesine, parçalanmasına, etnik temelde ayrıştırılmasına asla izin vermeyiz.
Bu vatan; 86 milyonun ortak yurdudur. Ne Kandil’in planları, ne Brüksel’in kulisleri, ne içerideki taşeron siyasiler bu gerçeği değiştirebilir.
Türk milleti birdir, bütündür, kardeştir.
Ve bu kardeşliği bozmaya çalışan herkes karşısında bizleri bulacaktır.