featured

Meral Akşener: “Bugün karşımızda yoksulluğa ve eşitsizliğe hapsedilen bir Türkiye var”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Meral Akşener: “Bugün karşımızda yoksulluğa ve eşitsizliğe hapsedilen bir Türkiye var”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Kalkınma Kongresi’nde konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Kalkınma Kongresi’nde konuştu. Akşener konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Saygıdeğer misafirlerimiz, kıymetli basın mensupları,

Bizi ekranlarının başında izleyen değerli vatandaşlarım;

Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

İYİ Kalkınma Kongre’mize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Değerli misafirlerimiz;

Bugün ülkemizde maalesef;

milletimizin sesini duymazdan gelen,

memleketimizin gerçeklerini görmezden gelen,

Cumhuriyetimizin kazanımlarını da toptan reddeden,

bir garip yönetim anlayışıyla, karşı karşıyayız.

İktidarın bu anlayışı nedeniyle;

Devlet yönetiminde, ciddiyetsizliğin ve liyakatsizliğin hüküm sürdüğü,

Milletimizin göz göre göre enflasyona ezdirilip, yoksulluğun her geçen gün daha da derinleştiği,

Krizlerin normalleştiği, istikrarın da artık mumla arandığı bir Türkiye gerçeğini,

tüm gerçekliğiyle yaşıyoruz.

Oysa ki hatırlayın;

Bu arkadaşlar, 2017 yılında,

Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni milletimize anlatırken,

“istikrar olacak” diyorlardı.

“Ayağımızdaki prangaları söküp atacağız.” diyorlardı.

Memleketin uçacağını, kaçacağını, Türkiye’nin şaha kalkacağını söylüyorlardı.

Peki aradan geçen 5 yılda ne oldu?

Miting podyumlarında verilen sözlerin aksine,

en temel problemlerimizden biri istikrarsızlık oldu.

Ekonomiden, kalkınmaya,

tarımdan, sanayiye,

eğitimden, istihdama,

memleketin hayati öneme sahip konularının hiçbirinde, maalesef istikrar sağlanamadı.

Yalnız haklarını yemeyelim.

Bu arkadaşların istikrarlı oldukları konular da var…

Mesela, liyakatsiz kadroları atamakta son derece istikrarlılar.

Mesela, sergiledikleri berbat yönetim performansında acayip istikrarlılar.

Mesela, gece yarılarında aldıkları yalan yanlış kararlarda müthiş istikrarlılar.

Mesela, kurumlarımızı itibarsızlaştırmakta, olağanüstü istikrarlılar.

Mesela, tüm bu iş bilmezliğin faturasını da milletimize kesmekte inanılmaz istikrarlılar.

Ez cümle;

Eşi dostu yandaşı, ve o 5 müteahhidi ihya ederken,

Milletimizi yokluğa, yoksulluğa ve umutsuzluğa mahkum etmekte, fevkalade istikrarlılar.

Türkiye bu istikrarsızlığı daha fazla taşıyamaz.

Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin tetiklediği,

Ve tarihe, “Erdoğan Krizi” olarak geçecek olan bu devlet krizini, Türkiye daha fazla taşıyamaz.

Berbat politikalar, kötü beklenti yönetimi,

ve içine hapsedildiğimiz, kur-enflasyon sarmalı içerisinde,

maalesef bugün ülkemiz,

dünyada en yüksek enflasyona sahip, beş ülkeden biri oldu.

Sadece son 4 ay içerisinde, Türk Lirası değerinin yarısını kaybetti.

Değersizleşen Türk Lirası,

dış ticaret açığımızı, son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkardı.

Ticaret haddimiz, tarihimizin en düşük seviyesine indi.

Artık aynı miktarda mal ithal etmek için,

daha fazla ihracat yapmak zorunda kalıyoruz.

Bu ekonomik kriz ortamında;

Merkez Bankası o kadar itibarsızlaştırıldı ki;

Politika faiziyle, piyasa faizleri arasındaki bağ, tamamen koptu.

Hatta, Hazine ve Maliye Bakanı,

yurtdışındaki yatırımcılarla yapacağı toplantılara,

Merkez Bankası yetkililerini dahil bile etmedi.

Planlama ve risk analizi kavramlarına düşman bu yönetim anlayışı nedeniyle;

sanayicilerimiz günlerce, elektriksiz ve doğalgazsız kaldı.

Uygulanan akıl dışı politikalarla;

özel sektör, istihdam sağlayamaz oldu.

Kayıt dışı istihdam artarken,

Arkadaşların yaptıkları zamla böbürlendiği asgari ücret,

daha birinci ayın sonunda, açlık sınırının altında kaldı.

Bugün maalesef karşımızda,

asgari ücrette eşitlenen bir Türkiye var.

Bugün maalesef karşımızda,

İstikrarsız ve geleceği belirsiz bir Türkiye var.

Bugün maalesef karşımızda;

Yoksulluğa ve eşitsizliğe hapsedilen bir Türkiye var.

Bugün maalesef karşımızda;

Isparta’da kara kışta, 4 gün boyunca adeta donmaya terkedilen insanlarımız,

İkinci bir kira haline gelen elektrik ve doğalgaz faturalarıyla, adeta haraca bağlanan,

iflasın eşiğindeki esnaflarımız,

Yağmurda çamurda, ekmek kuyruklarına mahkum edilen,

bir büyük millet var…

Değerli misafirlerimiz;

İçerisinde bulunduğumuz bu ekonomik enkazın,

tek sebebi, yalnızca son dönemde izlenen politikalar da değil.

Bakın;

2003-2020 arasındaki dönemde,

Yani Ak Parti’nin devri iktidarında;

küresel likidite bolluğuna ve düşük faiz ortamına rağmen,

Türkiye maalesef, dikkate değer bir büyüme hikâyesi yazamadı.

Mesela 1981-2002 arasında ülkemiz,

diğer gelişmekte olan ülkelere göre, yılda ortalama yüzde 2,1 daha fazla büyürken,

bu fark 2003-2020 arasında, yüzde 1’in altına indi.

Yani;

1981-2002 arasındaki dönemde,

Yani;

Sayın Erdoğan ve ekibinin,

ateşi, tekerleği ve suyun kaldırma kuvvetini henüz icat etmedikleri,

o karanlık dönemde;

Türkiye’nin, gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırmalı, büyüme performansı,

Ak Parti dönemine göre daha yüksekti.

Bunun yanında;

Ak Parti iktidarındaki ekonomik büyüme,

tasarruf açığı kapatılamadığı için,

sermaye girişlerine bağımlı bir hâl aldı.

Gelen sıcak paranın, daha verimli yatırımlar yerine,

inşaat sektörüne gitmesine seyirci kalındı.

Kamu bankalarının bizzat kendileri,

finansal istikrar için bir tehdit hâline geldi.

Kaynakların, etkin kullanılmaması sonucunda,

kredi genişlemesi ile, ekonomik büyüme arasındaki ilişki zayıfladı.

Yani;

Hem borçlandık, hem de büyüyemedik.

Yolsuzluk algısı endeksinden de görüleceği üzere,

ülkemizin yatırım iklimi kötüleşti.

Çoğu şaibeli olan müşteri garantili özelleştirmeler haricinde,

doğrudan yabancı yatırımlar, çok düşük seviyelerde gerçekleşti.

Ez cümle;

Tüm bu olumsuz tablonun temelleri,

Ak Parti iktidarının daha ilk yıllarından itibaren atıldı.

Ve bugün ülkemizde, 2001 krizinden daha vahim bir tablo oluştu.

Yani, Sayın Erdoğan, her zaman olduğu gibi, bir kez daha,

zamanında en çok kınadığı şeyin, ta kendisi oldu.

Değerli katılımcılar, kıymetli dava arkadaşlarım;

Ülkemizin üzerindeki tüm karabulutlara rağmen;

Türkiye, kaynakları olan, büyük bir ülke.

Türkiye, potansiyeli olan, zengin bir ülke.

Bizim için Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok.

Vizyonumuzla, projelerimizle ve kadrolarımızla biz buradayız.

Ve kimse merak etmesin, biz hazırız.

Ülkemizde makroekonomik istikrarı sağlayıp,

tüm bu anlattığım problemleri, biz çözeriz!

İşte tam da o nedenle, bugün bu gerçeği,

tüm Türkiye’ye, bir kez daha, açıkça göstermek için buradayız.

Biliyorsunuz, İYİ Kalkınma Kongrelerimizin ilkinde;

“Eşitlenen Türkiye” vizyonumuzu konuşmuştuk.

Yoksulluk, kapsayıcılık ve istihdam alanlarındaki çözümlerimizi, sizlerle paylaşmıştık.

Kongre’nin bugünkü etabında ise, “İstikrarlı Türkiye” vizyonumuzu,

ve bu vizyon çerçevesindeki çalışmalarımızı paylaşacağız.

Bugün, iki ayrı oturumumuz olacak:

Ekonomi kurmaylarımızın hazırladığı sunumlar,

ve moderatörlüğünü üstlenecekleri panellerle,

ülkemizdeki sorunları nasıl ele aldığımızı,

makroekonomik istikrarı nasıl sağlayacağımızı anlatacağız.

Sizlerle çözüm önerilerimizi paylaşıp, değerli görüşlerinizi alarak,

İYİ Parti iktidarında uygulayacağımız, ekonomi ve kalkınma programımızın,

makroekonomik istikrar bölümünü oluşturacağız.

Bu vesileyle;

Türkiye’nin hafızasından,

yoksulluğu, fırsat eşitsizliğini ve işsizliği silmek için çıktığımız, bu kutlu yolda,

bizlere vermiş olduğunuz destek, geribildirim ve önerileriniz için, sizlere yürekten teşekkür ediyorum.

Allah sizlerden razı olsun.

Değerli misafirlerimiz;

Kongremizin ilk oturumunda;

Ekonomi Politikaları Başkanımız Bilge Yılmaz Hoca,

Para politikası ve finansal istikrar çerçevesinde,

İYİ Parti iktidarında, makroekonomik istikrarı, nasıl sağlayacağımızı anlatacak.

Sonrasında ise, yine bu konuda bir panelimiz olacak.

Panelde, çok değerli katılımcılarımızın katkıları ile,

ekonomi bürokrasisinin, iş dünyasıyla yaptığı toplantılara bile çağrılmayan,

128 milyar dolar skandalından, 20 Aralık gecesindeki şaibeli operasyonlara kadar,

aydınlatılması gereken bir çok olayın, odağında yer alan Merkez Bankası’na,

itibarını nasıl kazandıracağımızı,

bağımsızlığını, nasıl anayasal güvence altına alacağımızı konuşacağız.

Makroekonomik şoklara karşı,

tampon vazifesi görmesi gerekirken,

bizzat kendisinin bir risk faktörü hâline geldiği bu dönemde;

bilanço yapısını ve uluslararası rezerv pozisyonunu,

nasıl güçlendireceğimizden bahsedeceğiz.

Para Politikası Kurulu toplantılarını ve döviz müdahalelerini,

şeffaflık ve hesap verebilirlik kriterleri çerçevesinde,

nasıl yeniden ele alacağımızı tartışacağız.

Sadece Merkez Bankası ve para politikası ile sınırlı kalmayarak;

giderek daha kırılgan hâle gelen, kredi ve döviz piyasalarını,

serbest piyasa koşullarında, nasıl düzenleyeceğimizi,

kur korumalı mevduat sisteminden, nasıl çıkacağımızı göstereceğiz.

FATF’nin gri listesine girecek kadar,

şeffaflığın ve itibarın kaybolduğu bir ortamı,

nasıl tersine çevireceğimizi anlatacağız.

Finansal piyasalara destek amaçlı olarak,

finans teknolojilerini nasıl geliştireceğimizi,

nasıl bir İstanbul Finans Merkezi hayal ettiğimizi, sizlerle paylaşacağız.

Değerli misafirlerimiz;

Kongremizin ikinci oturumunu ise;

Meclis Grup Başkanvekilimiz ve Samsun Milletvekilimiz Erhan Usta kardeşim yönetecek.

Bu oturumumuzda;

Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçmeden önce bozulmaya başlayan,

ve iç piyasada, yabancı para ve altınla borçlanılması nedeniyle,

kur şoklarına karşısında, iyice kırılgan hâle gelen, devlet dengesini tartışacağız.

Bütçedeki bir defalık gelirlerin,

kurumlar vergisi tahsilatını aşmasının,

oluşturduğu riskleri konuşacağız.

Bozulan vergi ahlakı sonucunda,

yapılandırma olmadan, vergi geliri toplayamaz hâle gelen devlet yönetimini,

nasıl değiştireceğimizi anlatacağız.

Çarpık ve adaletsiz vergi sisteminin,

çalışanın üzerindeki vergi yükünü, hakkaniyetsiz bir şekilde arttırmasının,

nasıl önüne geçeceğimizden bahsedeceğiz.

Hiçbir analiz ve raporlamaya tabii tutulmadan,

2022 yılı için, tam 335 milyar lira olması öngörülen,

vergi muafiyeti ve istisnalarını, nasıl düzenleyeceğimizi anlatacağız.

Bu çarpık vergi sisteminin oluşturduğu, garip ortamda,

artık siyasi bir tercih haline gelen, kayıt dışılığı konuşacağız.

İktidarın, toplam kayıtlı istihdamın dörtte birini,

kamu üzerinden istihdam etmesinin oluşturduğu katılığı,

nasıl gidereceğimizi göstereceğiz.

Kamu özel iş birliği ve KGF maliyetlerini,

sosyal güvenlik açıklarını,

faiz ödemelerini,

nasıl kontrol altına alacağımızı anlatacağız.

Değişen iktisadi dengeler,

ve ortaya çıkan, yeni ihtiyaçlar doğrultusunda oluşturacağımız,

sıfır-tabanlı bütçe anlayışımızı, sizlerle paylaşacağız.

Bu çerçevede, önceliğini yitirmiş harcama programlarını tasfiye edip,

büyük yatırım projeleri için, nasıl mali alan oluşturacağımızı anlatacağız.

 

Düşük gelir gruplarını, orta gelire yaklaştıracak,

orta sınıfı da, yeniden oluşturup, güçlendirecek bir sosyal destek mekanizmasını,

nasıl geliştireceğimizi tartışacağız.

EYT’lilerimizin yaşadığı sorunları, nasıl ele alacağımızdan bahsedeceğiz.

Kamu mali yönetimi vizyonumuz çerçevesinde;

Sayıştay’ın ve TÜİK’in değişecek statülerini konuşup,

kural bazlı bir maliye politikasını nasıl oluşturacağımızı,

kamu ihale kanununda, nasıl değişiklikler yapacağımızı anlatacağız.

KÖİ’lerin yükünü nasıl azaltıp,

tarımsal destekleri, nasıl artıracağımızı göstereceğiz.

Daha önce billboardlarda, tüm Türkiye’ye ilan ettiğimiz,

projeye değil, ranta karşı olduğumuzu;

projelerimizle ve analizlerimizle bir kez daha kanıtlayacağız.

Ez cümle;

“İYİ Parti’nin makroekonomi vizyonu;

Para ve finans piyasaları ile, kamu maliyesinde, nasıl bir istikrar sağlayacak?”

sorusunun cevabını, bugün burada, sizlerle paylaşacağız.

Bu istikrarı sağladığımızda gerçekleşecek olan;

10 yıllık büyüme hedefimizi,

Yakalayacağımız fiyat istikrarını,

Ulaşacağımız sürdürülebilir cari açığı, sizlere göstereceğiz.

Orta gelir tuzağından çıkan;

10 milyon kişilik ek istihdam sağlayan;

sanayisinin millî gelir içindeki payını, yüzde 30’lara çıkaran;

insanlarına yatırım yapıp, adil bölüşen;

ve yoksulluğun hafızamızdan silindiği bir Türkiye hayalimizi,

nasıl gerçekleştireceğimizi tüm vatandaşlarımıza anlatacağız.

Aziz milletim, kıymetli misafirlerimiz, değerli dava arkadaşlarım;

Unutmayın ki;

İYİ Parti’nin önceliğinde;

Adalet var, eşitlik var, güven var.

İYİ Parti’nin hedefinde;

İstikrar var, bereket var, huzur var.

İYİ Parti’nin vizyonunda;

Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye var.

Hep söylediğimiz gibi;

Milletimizden aldığımız güç, Atatürk’ümüzden aldığımız ilhamla;

Milletimizin ve memleketimizin, en iyiyi hak ettiğine duyduğumuz inançla;

Vizyonumuzla, projelerimizle, enerjimizle ve kadrolarımızla;

biz hazırız.

Hiç merak etmeyin,

BİZ HAZIRIZ, BİZ ÇÖZERİZ!

Ve hiç şüpheniz olmasın;

O sandık, er ya da geç geldiğinde,

Milletimizin teveccühü ve Yüce Allah’ın izniyle,

BİZ GELECEĞİZ ve BİZ ÇÖZECEĞİZ!

Bu anlamlı buluşmamıza katılımlarınızla şeref verdiniz.

Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.”

 

Hibya Haber Ajansı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Meral Akşener: “Bugün karşımızda yoksulluğa ve eşitsizliğe hapsedilen bir Türkiye var”

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin