NİHAL TAŞ YAZDI | GHA
Trump’tan Sisi’ye Süveyş Baskısı – Kıbrıs Üzerinden Tarihi Körlük
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Süveyş Kanalı üzerinden geçecek Amerikan gemilerine ücretsiz geçiş hakkı tanınmasını talep etti. “Bu kanal, ABD olmasaydı bugün var olamazdı” sözleriyle Mısır’a baskı kuran Trump, aynı görüşmede Sisi’den Yemen’deki Husi hedeflerine yönelik saldırılara destek vermesini de istedi.
Ancak Mısır lideri bu talebi geri çevirdi. Sisi’nin yanıtı diplomatikti: “Husi tehdidiyle başa çıkmanın en iyi yolu, Gazze’de bir ateşkes sağlamaktır.” Mısır yönetimi, Süveyş Kanalı’nın kendi egemenliğinde olduğunu hatırlatarak, ABD’nin ücretsiz geçiş talebini kesin bir dille reddetti. Bu gelişme, Washington ile Kahire arasındaki ilişkilerde yeni bir gerilim hattı oluşturdu.
Trump’ın bu restleşmeye karşılık, Mısır’a her yıl verilen 2,1 milyar dolarlık yardımı (1,3 milyarı askeri) kesmeyi gündeme getirdiği öğrenildi. Söz konusu yardım, 1979’daki Camp David Anlaşmaları çerçevesinde sağlanıyor. Hatırlanacağı üzere Camp David süreci, Mısır’ı İsrail’i tanıyan ilk Arap ülkesi yaparak, bölgede yeni bir denge yaratmıştı.
“Bu Kanal ABD olmasaydı olmazdı” sözü bir gerçeği yansıtıyor mu?
Trump’ın bu sözleri ilk bakışta kibirli görünse de, arka planında jeopolitik bir gerçeklik yatıyor: Dünya üzerindeki stratejik geçitler, güçlü devletlerin gölgesiyle şekilleniyor. Bu bağlamda Türkiye’nin “Mavi Vatan” konsepti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı da benzer bir perspektifle ele alınmalı.
Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs’ta bazı muhaliflerin düzenlediği mitinglerde, Türkiye’yi hedef alan ifadeler dikkat çekti. “Zıpla zıpla, kim zıplamazsa…” gibi sloganlar, siyasi mizah gibi görünse de, ardında ciddi bir tarihi körlük taşıyor. Türkiye, özellikle Erdoğan liderliğindeki irade ile adada bir denge unsuru olmuş, Kıbrıs Türklerini Yunan milliyetçiliğinin insafına bırakmamıştır. Bu, sadece bir siyasi görüş değil, tarihi bir gerçektir.
Geçmişi inkâr ederek değişim olmaz
Elbette herkes değişim talep edebilir. Bu, meşru ve demokratik bir haktır. Ancak değişim, geçmişi inkâr ederek değil, onun hakkını vererek mümkün olabilir. Aksi hâlde bu tutum; Rumların, Yunanların ve Ermenilerin söylemleriyle kesişen bir noktaya evrilir.
Bugün Özbekistan, Kırgızistan ve diğer Türk devletleri Kuzey Kıbrıs’a yöneliyorsa; bu, Türkiye’nin sahadaki kararlı ve istikrarlı duruşunun eseridir.
Ve şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır:
Türkiye olmasaydı, Kıbrıs Türkleri bugün kendi topraklarında azınlık bile olamazdı.
Allah kimseyi, aklını ve vicdanını yitirip de düşmanın tezlerine hizmet eder hâle getirmesin…
GHA – Güncel Haber Ajansı | Yazar: Nihal Taş