Çorumlu Yönetmenin Anısı: Film Yapmak
Mehmet Açık yazdı
Çorumlu yönetmen, senarist ve oyuncu Müfit Can Saçıntı, neden yeni film veya dizi çekmediğini ilginç bir hikayeyle anlattı.
Sosyal medya hesabından kendisine “Neden yeni film çekmiyorsunuz?” diye soran takipçilerine cevap veren Müfit Can Saçıntı, film için gereken para ile ilgili başından geçen bir olayı paylaştı.
“Türkiye’de zenginliğin bilgiyle, kültürle alakası yok”
“Neden yeni film, yeni dizi çekmiyorum, çekemiyorum? Başıma gelen olayı sıcağı sıcağına anlatayım:
İyi niyetli bir kadın bir yapım şirketi kurmuş. Köklerinin geldiği bir Ankara ilçesinde film çekmek istiyor. Yönetmenlik teklifinde bulundum. ‘Senaryoyu bana uygun bulmadım ama hikayeyi sevdim. Senaryoyu yeniden yazdırırsak olur,’ dedim. Prensipte anlaştık. Bir sponsor var, ondan para alacak, bana ve senaristlerimize avans verecek. Daha önce elinde dosya ile sponsora gitmiş. Ana sponsorluk bedeli olarak dosyaya 15 milyon yazmış.
Tabii güzel yurdumuzda kimsenin okumaya vakti olmadığı için, Ankaralı büyük sanayici dosyayı okumadan sormuş:
‘Ne kadar lazım?’
Yapımcı hanım 15 milyon kast ederek:
‘15,’ demiş.
Ankaralı büyük sanayici, ‘15’in bin olduğunu sanarak:
‘15’in lafı bile olmaz, ben size 35 vereyim,’ demiş.
Bizim yapımcı hanım çok mutlu olarak beni bilgilendirdi. İki gün önce Ankaralı büyük sanayici sponsor adayının ofisine gitmiş. Ankaralı büyük sanayici bendenizi çok sevdiğini, benim için yemek vermek istediğini söylemiş. Yanından beni arayıp bildirdiler. Filmin akıbetini düşünerek ‘olur’ dedim.
Aynı görüşmede Ankaralı büyük sanayici, 35 bin lira vereceğini düşünerek:
‘Parayı hemen elden vereyim,’ demiş.
Bizim yapımcı da 35 milyon alacaklarını sanarak:
‘O kadar parayı nasıl taşıyayım? Siz yarın bankaya yatırın, biz bankadan çekelim,’ demiş…
Ankaralı büyük sanayici bu cevaptan hiç şüphelenmeden ‘olur’ deyince, yapımcı sevinmiş, beni aradı, ben de sevindim.
Ödeme yapmam gereken, borçlu olduğum yerlere mesaj attım, onlar da sevindi. Hep beraber sevindik.
Ertesi günü sevinçle bekledik. Bizim yapımcı yanında birkaç kişiyle bankaya gidiyor. Bir de ne görsünler; hesaba ‘35.000’ TL yatmış. Üç sıfır eksik!
Yanlışlık olduğunu düşünüp karşı tarafı arıyorlar:
‘Yoo yanlışlık yok, siz film çekmek için 35 bin istemediniz mi?’ diye cevap alıyorlar.
Ben bunları senaristlere anlattım; ‘Biz böyle bir sahne yazsak, gerçek hayatta böyle şey olmaz, senaristler saçmalamış derler,’ dediler.
Benim içimden de şunlar geçti:
‘Ulan, sosyal medyada görüyoruz; mesela Bodrum’da bu sanayiciler, zenginler, bir akşam yemeğine 35 bin, 350 bin, üç buçuk milyon verirken, bu Ankaralı büyük sanayici hangi kafayla 35 bin liraya film çekileceğini düşünüyor?’
Adamın dünyadan haberi yok. Bu kafayla, bu zekayla sanayici zengin olmuş; biz de böyle hepimiz sürünüyoruz.
Demek ki Türkiye’de zenginliğin zekâyla, bilgiyle, kültürle alakası yok ama neyle ilgisi var acaba?
İşte böyle canlarım… Bazen soruyorsunuz ya ‘Neden yeni film, yeni dizi çekmiyorsun?’ diye. Buna benzer o kadar çok şey yaşıyorum ki; ne siz sorun, ne ben söyleyeyim!”