Feray Özdemir yazdı
Orman yangınlarını önleme ekibi…
Eskiden ormanlarda gerçekten böyle bir ekip vardı. Sessiz, disiplinli ve doğayla iç içe bir ekip: Keçiler!
Doğanın en çalışkan, en sabırlı canlıları olan keçiler, sadece karnını doyurmak için dolaşmaz, adeta ormanı temizlerdi.
Ayaklarıyla çam iğnelerini, kuru yaprakları ve orman tabanındaki yanıcı örtüyü ezip parçalayarak yok ederlerdi.
Orman içi açıklıklardaki otları biçer, muhtemel yangınlara karşı doğal güvenlik şeritleri oluştururlardı.
Keçiler Doğanın Mühendisiydi
Bir keçi sürüsü, bir orman köyünün en önemli sigortasıydı.
Sık ağaçlık alanlarda küçük patikalar açarlar, bu patikaları mutlaka bir açık alana, bir çeşmeye ya da bir orman yoluna bağlarlardı.
Olası bir yangın veya kriz durumunda, bir keçi yolunu takip ederek güvenli alana ulaşma ihtimaliniz neredeyse %90’dı.
Keçiler ormanın alt tabakasını temizler, iki metreye kadar olan çalıları yok eder, kuru dalları budar gibi tüketir, ormanı adeta nefes alır hale getirirdi. İnsanlar ormanın içinde daha rahat hareket edebilir, muhtemel yangınlara karşı daha hazırlıklı olurdu.
Keçi Çobanları: Ormanların Görünmeyen Korucuları
Keçi çobanları, ormanın sadece bir parçası değil, onun gönüllü korucularıydı.
Gece gündüz dağlarda oldukları için ormanda çıkan en ufak bir dumanı, çıtırtıyı hemen fark ederlerdi.
Bölgedeki her ağacı, her dereyi, her patikayı avuçlarının içi gibi bilirlerdi.
Tehlike anında sadece keçileri değil, insanları da yönlendirecek bir bilgiye sahiptiler.
Orman köylerinde bu çobanlar, orman yangını başlamadan fark eden ilk gözcülerdi.
Ama sonra bir şeyler oldu…
1990’larda Başlayan Hatalı Anlayış
1990’lı yıllarda bir anlayış peyda oldu:
“Bu ormanları biz koruyacağız!” dediler.
Hans gelecek domuz vuracak, Jon gelecek geyik avlayacak, biz de buradan döviz kazanıp cari açığı kapatacağız diye akıl yürüttüler.
Ve davarlar ormanlardan sürgün edildi.
Bedava ormanı temizleyen keçilere, ormandan çıktıkları için para cezaları kesildi.
Keçiler uzaklaştırıldı, çobanlar yalnız bırakıldı.
Ve ormanlar artık kendisini temizleyen, doğal güvenlik şeritleri açan bu canlılardan mahrum kaldı.
Sonuç Ne Oldu?
Bugün geldiğimiz noktada, Hans’ın, Jon’un 30 yılda bıraktığı katkı, 30 dakikalık bir orman yangınında kül oldu.
Geriye ne kaldı?
• Ocağı sönmüş çobanlar,
• Köyünü terk etmek zorunda kalmış rençberler,
• Küle dönmüş binlerce hektar orman,
• Yanarak şehit düşmüş evlatlarımız…
Doğanın Unutmadığı Gerçek
Doğayı doğanın diliyle koruyanları unuttuk. Ama doğa unutmuyor.
Yangın her yıl bize hatırlatıyor:
Gerçek orman korucuları, ormanın içinde yaşayanlardı.
Eskiden çobanların gözü, keçilerin ayak izi, köylerin ortak hafızası ormanı korurdu.
Şimdi ormanlar, sadece yaz aylarının sıcağıyla değil, ihmallerle de yanıyor.
Çözüm Nerede?
• Orman köylüsünü yeniden ormanın parçası yapmak,
• Keçileri ve çobanları orman ekosistemine geri kazandırmak,
• Yangın önleme çalışmalarını yerel halkın tecrübesiyle birleştirmek,
• Ve en önemlisi doğaya kulak vermek…
Ormanları sadece kanunlarla, tel örgülerle, cezalarla koruyamazsınız. Orman, içinde yaşayan insan ve hayvanlarla var olur.
Ve en sadık bekçileri, belki de hiç aklımıza gelmeyen o sessiz mühendislerdi: Keçiler.