Derya Morcalı
Uzman doktora ulaşmak, zaten yıllardır dikenli bir yol. Günlerce, hatta haftalarca randevu bulabilmek için MHRS ekranında “yenile” tuşuna mahkûm edilen vatandaş, şimdi yeni bir bariyerle daha karşı karşıya. Sanki sağlık hizmetine erişim bir hak değil de, vatandaşa tanınmış bir lüksmüş gibi davranılıyor.
Sağlık Bakanlığı, 25 Temmuz 2025 itibarıyla MHRS üzerinden randevu almak isteyenleri “Aile Hekimine Yönlendirme” ekranına zorunlu olarak yönlendirmeye başladı. Artık uzman hekimden randevu almak için önce aile hekiminin onayını almak zorunlu hale geliyor.
Bir anlamda yeni sistem diyor ki:
“Sen önce aile hekimine görün, o uygun görürse uzman doktora çıkabilirsin.”
Bürokrasi duvarı mı, sağlık sistemi mi?
Peki ya sorun acilse? Ya aile hekiminin değerlendirmesi, bir bürokrasi duvarına dönüşürse? O zaman hastalara verilen mesaj ne oluyor biliyor musunuz?
“Sen öl.”
Bir ülkenin sağlık sistemi, vatandaşa “randevu bulmak için saat 00.01 nöbetine kalk” eziyetini reva görüyorsa, bu sistem çökmüştür. Şimdi üzerine bir de “aile hekimi bariyeri” ekleniyorsa, bunun adı sağlıkta reform değil, sağlıkta çöküşün ilanıdır.
Sistemin sorunu vatandaşa yükleniyor
Sistemdeki randevu krizi, sağlık çalışanlarının eksikliği, uzman sayısının yetersizliği ya da yanlış planlama… Tüm bu sorunların bedeli kime ödetiliyor? Elbette vatandaşa. MHRS üzerinden haftalarca randevu bulamayan, hastalığı ilerleyen milyonlarca insan zaten çile çekiyor. Şimdi bu çileye bir de “önce aile hekiminden onay” şartı ekleniyor.
Oysa vatandaşın derdi çok basit: Hastaysa doktora görünmek istiyor. Bu kadar. Bunun önüne ekranlar, kodlar ve onay zincirleri koymak sağlık yönetimi değil, insanı yıldırmaktır.
Sağlık bir haktır; lütuf değil
Bir devletin en temel görevi vatandaşının sağlığını korumaktır. Sağlık hizmetini ulaşılmaz kılmak değil. Eğer devlet, vatandaşa “önce aile hekiminin onayını al, sonra uzman doktora çık” diyorsa bu, vatandaşı gereksiz bir labirente sokmak demektir.
Sağlık bir lütuf değil, anayasal bir hak. Ama bugün geldiğimiz noktada bu hak, ağır bürokrasi ve randevu kaosu arasında eritiliyor. Ve en acı tarafı, birileri bu yeni uygulamayı “sistemi rahatlatma” diye pazarlıyor. Halbuki bu, sadece “vatandaşın işini daha da zorlaştırma” planıdır.
Soru basit:
Bu yeni uygulama, hastalığı geciken, teşhis süresi uzayan, tedaviye geç ulaşan vatandaşın hayatını mı kolaylaştıracak?
Hayır.
O zaman soruyorum:
Bu sistem kimin için ?