RUS KIZI OLGA
Rus kızı Olga’yla 1990’lı yılların başında tanışmıştım.
Ülkesi dağılınca valiz ticareti yapmak için ülkemize gelen ve farkında olmadan bana çok şeyler öğreten bu sevimli ve sempatik Rus kızı hafızamda unutulmazlar arasında yerini almıştır.
Olga; her Rus gibi “Kartoşka” dedikleri patates ve patates yemeklerine çok düşkündü.
Bizim; “mercimek”, “ezo gelin”, “yoğurt çorbası” gibi içinde katık olmayan sulu çorbalara bir anlam veremiyordu.
Birgün ona gülerek;
“Sen bu güzelliğini patatese mi borçlusun?” demiştim.
O da gülerek şu cevabı vermişti;
“Sen bu tipini çorbaya mı borçlusun?”
…..
Olga’yla sokakta yürürken bir tamirci dükkanının önünden geçiyorduk. Kolumdan tutup üzüntü içinde bir çocuğu gösterdi.
Gösterdiği çocuk 7 yaşlarında yüzü gözü yağ içinde kalmış bir tamirci çırağıydı. Çocuk elinde ingiliz anahtarıyla buz gibi bir havada arabanın altına yatmış, bir vidayla boğuşup duruyordu.
Bu görüntü Olga’yı çok olumsuz etkilemiş;
“Bu çok günah!” dedikten sonra anaç duygularının da etkisiyle gözyaşlarını tutamamıştı. Ağlıyordu Olga.
O anda tuhaf duygular yaşadım.
Çocukluğumdan beri annem beni İslamiyetten beslenmiş terbiyesiyle “yazık, haram, günah” gibi kavramlarla büyütmüştü. Annem ben de güzel bir ahlak çatısı oluşturmak ve içimdeki vicdan dediğimiz yargı sisteminin sağlıklı çalışması için çok uğraşmıştı. Bunun için gerektiğinde eline terlik, süpürge ve soba maşasını almaktan da çekinmemişti. İnançlı biri olarak yetişmiştim hala da öyleyim fakat Olga’yı derinden sarsan ve onu gözyaşlarına boğan bu ve benzeri görüntüleri neden bu kadar benimsemiş olduğumu düşündüm.
O gün; gönül perdemin aralandığı ve üzerimdeki kabukların kırıldığı bir gündü.
O gün, dinimin tüm güzelliklerine rağmen; müslümanlığın üzerimde sadece bir “etiket” olarak durduğunu farkettiğim ve kendimden utandığım bir gündü.
O gün, kapitalizmin; indirilmiş bütün kitapları kendi kitabına nasıl uydurduğunu anladığım bir gündü.
Ve o gün müslüman bir ülkede “Günah” kavramının gerçek anlamını, içi acıdığı için ağlayan bir Rus kızının, sessiz sedasız süzülüp akan göz yaşlarından öğrendiğim bir gündü…