Sistemin Unuttuğu İnsanlar: Ali Gültekin’in Mektubu ve Türkiye’de Bağımlılıkla Mücadelede Sessiz Cephe
“Ben kurtuldum. Ama bu kez, kurtulduğum yerden düşmek üzereyim.”
MERSİN – Ali Gültekin’in kaleme aldığı mektup, yalnızca bir bireyin feryadı değil; Türkiye’de madde bağımlılığıyla mücadelenin görünmeyen, konuşulmayan, hatta göz ardı edilen yüzünü ortaya koyuyor.
15 yıl boyunca Mersin sokaklarında madde bağımlısı olarak yaşamış bir adam, şimdi ayakta kalmak için bir masaya, bir arşiv odasına, bir insan gibi muamele görmeye ihtiyaç duyuyor. Uyuşturucuyu bırakmakla kurtulmanın yetmediğini, esas mücadelenin sonra başladığını anlatıyor. O, bu ülkenin görünmeyen vatandaşı. Sayılarda yok, ekranlarda yok, politik vaatlerde yok… Ama yaşıyor. Ve yazıyor.
Bir Hayat, Dört Kare: Kurtuluşun Ardındaki Gerçek
Ali Gültekin, geçmişiyle yüzleşebilen biri. Sokaklarda mendil sattığı, park banklarında kızını kendine iple bağlayarak uyuduğu günleri saklamıyor. Aksine, anlatıyor. Çünkü bu anlatım başkalarına umut oluyor.
1. Kare: Gözleri karanlık ama içinde bir söz taşıyan bir adam.
2. Kare: Çömelmiş, ama düşmemeye direnen biri.
3. Kare: Kızının sesiyle maddeyi bırakmış, AMATEM’de örnek gösterilen bir hasta.
4. Kare: Gazetecilik mesleğine geri dönen bir adam.
Ama beşinci kare eksik. O karede iş, güvenlik, destek ve onur olması gerekiyordu. O karede sistemin “Artık yalnız değilsin” demesi gerekiyordu. Ancak o kare hâlâ boş.
Türkiye’de Uyuşturucuyla Mücadelede Sessiz Cephe: Kurtulanlar
Türkiye’de madde bağımlılığıyla mücadele yıllardır konuşuluyor. Raporlar yazılıyor, bakanlıklar bütçe ayırıyor, kampanyalar yapılıyor. Ancak çoğu zaman mücadele şu iki yerde tıkanıyor:
• Birincisi: Sokaktaki bağımlının tedaviye ulaşamaması.
• İkincisi (ve en sessiz olanı): Tedaviye ulaşan ve maddeyi bırakan insanların yaşama dönmekte yalnız bırakılması.
Ali Gültekin ikinci grubun sesi. Tedavi oldu, temiz kaldı, rol model oldu, konferanslara çağrıldı, madde bağımlılarına ilham verdi. Ama şimdi yüzde 66 engelli bir birey olarak 3.700 lira engelli maaşıyla geçinmeye çalışıyor. Kızı üniversite sınavını kazansa, okutamayacağı için içinden “İyi ki de kazanamadı” demek zorunda kalıyor.
İş istiyor. Sokaklara geri dönmemek için. Çocuğunu okutabilmek için. İnsan gibi yaşayabilmek için.
Sistemde Açık Bir Boşluk: Rehabilitasyondan Sonraki Hayat
Madde bağımlılığıyla mücadelede eksik olan kritik halka şu: “iyileşme sonrası destek mekanizmaları”.
Bir kişi AMATEM’den çıktıktan sonra:
• Barınacak yeri yoksa nereye gider?
• İş bulamazsa ne yapar?
• Toplumdan dışlanırsa nasıl yaşar?
• Ailesi yoksa ona kim sahip çıkar?
Devlet politikaları bu sorulara henüz etkili yanıtlar veremiyor. Dernekler kaynak yetersizliğinden bu insanlara ancak sınırlı destek sunabiliyor. Belediyeler ve kamu kurumları ise çoğunlukla “temiz geçmiş” koşuluyla işe alım yapıyor, geçmişi olanları dışlıyor.
Oysa Gültekin gibi örnekler, toplumun onlara ihtiyaç duyduğunu açıkça gösteriyor.
Baronlar ve Bağımlılar: Bir El Uzatılsaydı
Gültekin’in ifadesi çarpıcı:
“Bir madde bağımlısının elinden tutarsanız, sokakta satıcı, içici kalmaz. Baronların önü kesilir. Çünkü alan olmazsa satan da kalmaz.”
Uyuşturucuya karşı verilen savaşta, yalnızca sokaktaki satıcıya operasyon düzenlemekle başarı sağlanamıyor. Talep sürdükçe arz bitmiyor. Talebin azalması ise ancak rehabilitasyona giren insanların sosyal hayatta tutunabilmesiyle mümkün.
Yani Gültekin haklı: Bir bağımlıya el uzatılırsa, sadece bir hayat değil, bir düzen de değişir.
Söz Verenler Nerede?
Ali Gültekin, Mersin Valiliği’nin davetiyle Uyuşturucuyla Mücadele Komisyonu’na katıldı. Hikâyesiyle umut oldu. Gazetecilik mesleğine geri döndü. Ama şimdi şunu soruyor:
• Nerede bürokratlar?
• Nerede belediye başkanları?
• Nerede sivil toplum örgütleri?
• Nerede söz verenler?
Bu insanlar neden, maddeyi bırakmış bir bireyi yeniden sokağa terk ediyor?
Bu Sadece Bir Mektup Değil
Ali Gültekin’in mektubu, bir çağrıdır.
Kendisi için bir iş istemekle birlikte, aslında sistemden şunu talep ediyor:
• Madde bağımlılığı sonrası hayat için sürdürülebilir istihdam politikaları.
• Sosyal uyum destek mekanizmaları.
• Belediyelerin ve kamu kurumlarının istihdamda öncelik vermesi.
• Bağımlılıktan kurtulan bireylerin yeniden toplumla bağ kurabilmesini sağlayacak programlar.
Topluma, Kamuoyuna, Karar Vericilere Çağrı
• Valiliklere: Siz bu insanlara umut oldunuz, yarı yolda bırakmayın.
• Belediyelere: Sosyal belediyecilik, sadece yardım kolisiyle olmaz. Hayata tutunmak isteyen insanlara iş vererek olur.
• STK’lara: Kaynaklarınız kısıtlı olabilir ama sesiniz güçlü. Bu hikâyeye ortak olun.
• Topluma: Geçmişiyle değil, bugünüyle konuşan insanlara ikinci bir şans verin.
• Bakanlıklara: Rehabilitasyon sonrası destek politikasını ulusal stratejiye dönüştürün.
Son Söz: “Ben Yaşamak İstiyorum”
Ali Gültekin’in mektubu şu cümleyle bitiyor:
“Bir umut olun, Sayın Başkanım. Ben artık yaşamak istiyorum.”
Bu cümle sadece onun değil, madde bağımlılığını yenmiş ama hayatla başa çıkmaya çalışan binlerce insanın sessiz çığlığıdır. Bu çağrıya kulak verilmezse, sadece bir birey değil, bir mücadele biçimi daha kaybedilecektir.