HADİ İÇİP TRAFİĞE ÇIKIN!
Mehmet Açık yazdı
Alkollü araç kullananlara dair yeni ceza düzenlemeleri kamuoyuna açıklandı. İlk ihlalde 25 bin TL, ikinci ihlalde 50 bin TL, üçüncüde ise 150 bin TL para cezası kesilecekmiş. Yetmedi: Alkolmetreyi üflemeyi reddedene 150 bin lira ceza ve 5 yıl ehliyetsiz kalma cezası da cabası.
Hadi bakalım, cesaretiniz varsa için ve direksiyon başına geçin!
Devlet artık sizi “uyarmıyor,” sizi “uyarmaktan yorulmuş” ve açık açık “yeter artık” diyor. Can yakmanın, evlatları öksüz bırakmanın, anneleri kara toprağa gömmenin bir bedeli olmalıydı. Belki bu cezalar bile yetersiz ama en azından bir caydırıcılık denemesi.
Çünkü gerçek şu:
Trafik kazalarında ölenlerin birçoğu suçlu değil. Onlar sadece yanlış zamanda yanlış yerde olan, bir başkasının gafletinin kurbanı insanlar. Kimisi çocuk, kimisi genç yaşta hayalleriyle birlikte toprağa giren insanlar.
BİR DUBLEYLE BAŞLAYAN FELAKET
“Bir dubleden bir şey olmaz” cümlesiyle açılıyor çoğu ölüm haberi. O bir dubleyle, direksiyon başına geçip bir çocuğun üzerine sürülen araçlar… O bir dubleyle, şerit değiştiremeyip tıra çarpan gençler… O bir dubleyle, hayatı karartılan nice aile…
Alkollü araç kullanmak sadece trafik kuralı ihlali değildir. Bu bir kasıttır. Çünkü bir insan hem içip hem araba kullanıyorsa, bile bile hem kendini hem de başkalarının hayatını riske atıyor demektir. Kaza değil bu; bu, bile isteye yapılmış bir suç.
5 YIL EHLİYETSİZ KALMANIN SİNYALİ: “TOPLUMA TEHLİKE”
Yeni düzenlemenin en kritik noktası alkolmetreye üflemeyi reddeden sürücülere yönelik. Reddediyorsan gizleyecek bir şeyin vardır. Ve bu düzenleme, tam da bu noktada “Toplumdan seni bir süre uzak tutmamız lazım,” diyor.
Ehliyete 5 yıl el konulması sıradan bir yaptırım değil. Devlet, o kişiyi “topluma tehlike” kategorisine koyuyor. Ve haklı.
CEZA DEĞİL, VİCDAN OLMALIYDI
Bugün cezalarla insanları durdurmaya çalışıyoruz. Oysa olması gereken bu değildi. Bir insan alkollüyken direksiyon başına geçmeyi zaten vicdanen reddetmeliydi. Ama anlaşılan o ki, bazı insanlar sadece vicdanla değil, hesapla ve cezayla konuşabiliyor.
Onlar için “bir insan hayatı kaç bin lira?” sorusunu devlet sormuş oldu. Cevapları net: İlkinde 25 bin, üçüncüde 150 bin TL. Şayet birilerini öldürmeden yakalanırsan tabii…
EĞİTİM ŞART AMA NASIL?
Bu düzenlemenin yanına mutlaka ama mutlaka bilinçlendirme çalışmaları eklenmeli. Ceza tek başına yetmez. Eğitim kurumları, medya, STK’lar ve aileler topyekûn bu konuda seferber olmalı.
Alkollü araç kullanmak bir “özgürlük” değil, başkalarının özgürlüğüne kast etmektir. Direksiyona geçen herkes potansiyel bir taşıyıcıdır; ya can taşır ya can alır.
YAZIN BİR KENARA: BU CEZALAR HAKSIZLIK DEĞİL, HAYAT KURTARMAK İÇİN
İçkiliysen taksi çağır. Yürüyerek git. Ulaşımın bin bir yolu var ama hayatın sadece bir yolu var: Dönüşü olmayan.
Yasalar, size düşman değil. Bu cezalar sizin keyfinizi kaçırmak için değil, birilerinin cenazesini kaldırmamak için. Anlamak istemeyene ne anlatsak boş ama biz yine de yazalım:
Direksiyon başına alkollü geçiyorsan sadece kendini değil, birilerinin hayatını çalıyorsun.
Ve şimdi devlet sana diyor ki:
“Hadi içip trafiğe çık da görelim, artık her hareketinin bir bedeli var.”
Mehmet Açık – GHA Köşe Yazarı