Ayşe Müzeyyen Taşçı yazdı
Ortadoğu’da yıllardır oynanan aynı oyun artık perdesini değiştirdi. Adına “normalleşme” denilen diplomatik tiyatronun arkasında işgal, sömürü ve kan var. İsrail’in 2020 yılında başlattığı İbrahim Anlaşmaları süreci, birçok Arap devletinin bir bir Tel Aviv’e el uzatmasıyla taçlandı. Ama bu anlaşmalar ne Filistin’e barış getirdi ne de bölgeye huzur. Bilakis, İsrail’in elini daha da rahatlattı.
Bugün gelinen noktada İsrail’in Gazze’de yürüttüğü katliam siyaseti, ne uluslararası hukuku ne de anlaşmaları tanıyor. Çünkü İsrail’in aklındaki gerçek hedef başka: Armegedon hesapları, kıyamet senaryoları ve dinsel yayılmacılık.
İbrahim Anlaşmaları Gerçekten Barış mıydı?
“Barış” adı altında sunulan İbrahim Anlaşmaları, aslında İsrail’in işgalini meşrulaştırma ve bölgede ‘yeni düzen kurma’ stratejisinin diplomatik kılıfıydı. BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan gibi ülkelerin İsrail’le imzaladığı bu mutabakatlar; halk iradesini değil, küresel merkezlerin dayatmalarını temsil etti.
Peki bu “normalleşme” sürecinin İsrail’i ne kadar normalleştirdiği ortada mı?
• Gazze yerle bir edildi.
• Bebekler öldürüldü.
• Mescid-i Aksa çiğnendi.
• İran’a karşı istihbarat ve siber iş birlikleri kuruldu.
Normalleşmenin bu hali, zalimle yapılan anlaşmanın mazlumu ezmekle sonuçlandığını acı biçimde gösterdi.
Masa Devrildi: Oyalanma Dönemi Sona Erdi
Ortadoğu’da onlarca yıldır diplomasiye bel bağlayanlar, artık gerçeği görmek zorunda: Oyalanma dönemi bitmiştir. İsrail, masa başında değil sahada konuşuyor. Ve ne yazık ki buna en net cevabı da sadece konuşmakla yetinen devletler veremiyor.
Bu çağda artık “masa diplomasisi” değil, “millet diplomasisi”, “vicdan siyaseti” gerekiyor. Sözlerin değil, duruşların zamanı. Sessiz diplomasi değil, onurlu direniş zamanı.
Asa-yı Musa mı Geliyor?
Simgesel anlamda konuşmak gerekirse; masa devrildi, şimdi Asa-yı Musa zamanı. Yani halkların iradesi, zulmün üstüne yürüyen bir kudret. Firavunlaşan sistemlerin karşısına dikilen bir çağrıdır bu:
“Zulüm sürdükçe biz susmayacağız.”
“İnsanlık topyekûn dirilmeli.”
İbrahim Anlaşmaları, belki bazı saraylarda imzalandı. Ama halkların kalbinde ne tanındı ne benimsendi. Bugün Filistin sokaklarında taş atıp ölen gençlerin, Mescid-i Aksa’da direnerek vurulan annelerin iradesi, yüz anlaşmadan daha meşrudur.
Son Söz: Firavunlar Çağında Musa’lar Yetişir
İsrail’in dayattığı askeri ve siyasi zulüm düzeni, uzun vadede yalnızca kendi çöküşünü hazırlar. Çünkü bu coğrafyanın tarihi, zulmün değil direnişin kalıcılığına şahittir.
İsrail; strateji, diplomasi ve silahla değil, insanlık onuruyla karşılaşacaktır. O gün geldiğinde, masalar değil “asalar” konuşacaktır.
Ayşe Müzeyyen Taşçı
GHA – Ortadoğu Masası