Ankara – GHA
Türkiye Cumhuriyeti, Suriye’deki iç savaş sonrası oluşan yeni dönemde bölgenin yeniden inşasında aktif rol üstleniyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Suriye’de ulaştırma altyapısının yeniden yapılandırılması sürecine ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptı. Bakan Uraloğlu, başta havaalanları, karayolları ve demiryolu projeleri olmak üzere birçok alanda Türkiye’nin Suriye’de yeniden inşa faaliyetlerine öncülük ettiğini belirtti.
“Suriye’nin altyapısını ayağa kaldırmak için çalışıyoruz”
Bakan Uraloğlu, özellikle Şam ve Halep havalimanlarının yeniden faaliyete geçirilmesi için önemli adımlar atıldığını söyledi. “Suriye’deki Şam Havalimanı ve Halep Havalimanı’nı ayağa kaldırma noktasında gayret içindeyiz. Devrimden hemen sonra yeni yönetimle bir araya geldik. Öncelikle Türk Hava Yolları, ardından AJet uçuşlara başladı. İlerleyen günlerde uçuş sayısının artması da söz konusu,” dedi.
Hicaz Demiryolu Hatları Yeniden Canlanıyor
Tarihi öneme sahip Hicaz Demiryolu projesinin de yeniden gündemde olduğunu belirten Uraloğlu, bu alandaki çalışmaların sürdüğünü ifade etti:
“Demiryolu hattında Şam’a kadar ilerleyeceğiz. Hicaz Demir Yolları’nın ayağa kaldırılması için çalışmalar devam ediyor. Bu sadece ulaşımla ilgili değil, tarihî bir mirası da yeniden canlandırmak anlamına geliyor.”
Uraloğlu, karayolu taşımacılığı konusunda da yeni düzenlemeler üzerinde çalışıldığını belirterek, “Karayolu taşımacılığını düzenleyen bir taslak metin üzerinde Suriye ile mutabakata vardık. Suriye’de altyapı için büyük bir gayret içindeyiz,” diye konuştu.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne Demiryolu Projesi
Bakan Uraloğlu ayrıca, Türkiye içindeki büyük ulaştırma projelerinden biri olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne demiryolu hattı eklenmesi projesine de değindi. “Köprünün sadece kara ulaşımıyla sınırlı kalmaması, demiryolu ile entegre edilerek İstanbul’un Asya ve Avrupa yakasını demiryolu üzerinden de birbirine bağlaması hedefleniyor,” açıklamasında bulundu.
Stratejik ve Tarihî Geri Dönüşüm
Türkiye’nin bu adımları, yalnızca teknik ve ulaştırma hamleleri olarak değil, aynı zamanda bölgesel istikrarın ve tarihî bağların yeniden tesisi açısından da stratejik bir anlam taşıyor. Hicaz Demiryolu’nun canlandırılması, Osmanlı döneminde kutsal topraklara giden hattın yeniden işlemesi anlamına gelirken, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel diplomasi ve ekonomik entegrasyon vizyonunu da ortaya koyuyor.
Suriye ile yeniden kurulan temaslar ve ulaştırma alanındaki somut projeler, iki ülke arasında gelecekte daha geniş çaplı iş birliklerinin habercisi olabilir.
GHA / Ankara