Son günlerde yaşananlara yüreğim sızlayarak tanık oldum.
Rusya’da iki Azerbaycanlı kardeşimizin işkenceyle hayatını kaybettiği, onlarcasının gözaltına alındığı görüntüleri izlerken öfkelendim, utandım, üzüldüm. Bu dünyada hâlâ insanların soyuna, diline, milliyetine göre ezildiğini görmek insanlığımızdan utandırıyor beni.
Azerbaycanlı kardeşlerimize yapılan bu zulüm asla kabul edilemez.
Bu insanlar ne yaptı?
Hangi suçu işlediler?
Neden kendi kimlikleri yüzünden aşağılandılar, dövüldüler, öldürüldüler?
İnsan hakları nerede? Hukuk nerede? Vicdan nerede?
Hiçbir bahaneyle, hiçbir devletin, masum insanlara bunu yapmaya hakkı yoktur. Hele ki Azerbaycan gibi onurlu, vakur bir halkın çocuklarına! Sadece Türk oldukları, sadece Azerbaycanlı oldukları için hayatları karartılan bu insanların hesabı sorulmalı.
Ben bir vatandaşım.
Sıradan bir insanım.
Ama sessiz kalmayacağım.
Çünkü biliyorum ki bugün Azerbaycan’a yapılan, yarın başka bir millete, başka bir halka yapılabilir. Bugün ses çıkarmazsak, zalimin cesareti artar, mazlumun umudu tükenir.
Ben Azerbaycan’ın yanındayım.
Ben adaletin, insanlığın, vicdanın yanındayım.
Hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Tüm Azerbaycan halkının başı sağ olsun.
Gözaltındaki kardeşlerimiz bir an önce serbest bırakılsın.
Bu hukuksuzluğa karşı sadece Türkiye değil, tüm dünya ses çıkarsın.
Unutmayın:
Azerbaycan bizim kardeşimiz değil, bizatihi kendimiziz.
Aynı acının, aynı mücadelenin, aynı tarihin çocuklarıyız.
Bir millet, iki devlet sözü bugün söz olmaktan çıkmalı.
Artık harekete geçmeli, sesimizi daha gür duyurmalıyız.
Bu zulme sessiz kalmak, insanlığımıza ihanettir.
Bu kardeşliğe sahip çıkmak, hepimizin boynunun borcudur.
Kardeşliğimiz sonsuza dek sürecek.
Biz susmadık, susmayacağız.
Yaşasın Azerbaycan!
Yaşasın kardeşlik!
Kahrolsun zulüm, yaşasın adalet!