Ekonomi Servis Müdürü Erhan Arslan yazdı
Bizim kültürümüzde, gelenek ve göreneklerimizde büyüğe saygı tartışılmaz bir değerdir.
Sofrada lokma büyükten başlar, düğünde halay başı ona verilir, evin duvarında en baş köşeye onun fotoğrafı asılırdı. Büyüğün sözü öğüt, tecrübesi rehber olurdu.
Ama bugün sokakta, pazarda, bankada sıra bekleyen emeklinin yüzünde o onurlu gururdan çok yorgunluk, kırgınlık ve sessiz bir isyan var.
Bir Ömür Çalışmak, Bir Ömür Beklemek
Bizim nesil çalışmak için evinden, köyünden ayrıldı. Fabrika kapılarında sabahın ayazını yuttu. Tarlada, atölyede, maden ocağında, memur odasında yıllarını verdi.
Hayali basitti:
Emekli olup, alın teriyle bir ev sahibi olmak. Çocuğunu evlendirmek. Kalan ömrünü huzurla geçirmek.
Ama bugün, emeklilik hayali, milyonlarca insan için sadece bir masal gibi kaldı.
Kira Maaşı Solladı
Bugün en düşük emekli maaşı 14-15 bin TL.
Kiralar mı?
İstanbul’da ortalama kira 20 bin TL’yi geçti. Ankara ve İzmir de peşinden gidiyor. Hatta Anadolu’nun küçük şehirlerinde bile 10-12 bin TL’den aşağı düzgün bir ev bulmak zorlaştı.
Bir zamanlar “Kendi evini al, rahat et” öğüdü veren büyüklerimizin torunları, bugün emekli olduklarında kiraya mahkûm. Üstelik elektrik, su, doğalgaz, gıda, ulaşım ve ilaç giderleri eklenince maaş daha ayın ortasına gelmeden tükeniyor.
Açlık Sınırı Emekliyi Geçti
Türk-İş’in son araştırmasına göre açlık sınırı 20 bin TL’nin üzerinde.
Bu şu demek:
Bir emeklinin maaşı, yalnızca karnını doyurmasına bile yetmiyor. Barınma, sağlık, ulaşım, sosyal hayat… Bunlar artık lüks.
İşte asıl sorun burada. Emeklilik, yıllarca çalışmış, vergi vermiş, ülkesine katkı sunmuş bir insanın hak ettiği dinlenme dönemi olmalıydı. Ama bizde, artık “yaşlılık” kelimesi “yoksulluk” ile yan yana anılıyor.
Alın Terinin Karşılığı Nerede?
Bir işçi, bir memur, bir esnaf… Yıllarca devlete vergi ödedi, sigorta primi yatırdı. Bugün o insanların büyük bir kısmı, pazardan artık sebze topluyor, ilaçlarını yarım doz kullanıyor, torununa harçlık veremiyor.
Sormak lazım:
Alın terinin karşılığı bu mu olmalıydı?
Ülkenin kalkınmasında payı olan insanlara bu hayat mı reva görülüyor?
Toplumsal Vicdan Alarmda
Bu mesele sadece ekonomik değil, aynı zamanda bir vicdan meselesi.
Bizim kültürümüzde yaşlıya hürmet, devletin ve toplumun en önemli görevidir.
Yaşlıyı korumak, onun onurlu yaşam hakkını garanti altına almak, medeniyetin ölçüsüdür.
Ama ne yazık ki bugün, pazarda çantasında sadece iki kilo patates olan teyzeyi, otobüs kartını doldurmak için bozuk para arayan amcayı, markette “peynirden 50 gram eksiltin” diyen dedeyi görmek, sıradan bir manzaraya dönüştü.
Çare Sizde, Cevap Sizde
Buradan sesleniyorum:
Ülkemi yönetenler, emekli ölüyor!
Bu sadece bugünün emeklilerinin değil, yarının gençlerinin de meselesidir. Çünkü unutmayın: Bugünün çalışanı, yarının emeklisi olacak.
Maaşlar, insan onuruna yakışır bir seviyeye çıkarılmalı.
Barınma hakkı güvence altına alınmalı.
Emeklinin sağlık, gıda ve sosyal ihtiyaçları devletin öncelikli meselesi olmalı.
Bir zamanlar gurur duyduğumuz “Büyüğünü yaşat ki devlet yaşasın” sözünü yeniden hatırlamanın zamanı geldi.
Çare sizde…
Cevap sizde…