GHA – Ankara
Haber: Gülçin Çelik
Ameliyat oldu, dinlendi, sessizliğini korudu. Ancak dönüşü, siyasi hafızaya anlamlı bir tarih ile kazındı: Alparslan Türkeş’in ölüm yıldönümü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir süredir sağlık sorunları nedeniyle kameraların uzağında kalmıştı. Şimdi ise hem fiziksel sağlığıyla hem de siyasi duruşuyla yeniden sahnede.
7 Nisan’da, Alparslan Türkeş’in kabri başında karanfil bırakırken görüntülendi. Ardından Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı’nın açılışına katıldı, MHP Genel Merkezi’ne geçti. Her adımıyla “Ben buradayım” mesajı verdi. Kendisini karşılayan kalabalığı bozkurt selamıyla selamladı.
Ancak ne yazık ki siyaset sahnesinin perde arkasında yine başka senaryolar yazıldı: “Bahçeli dublör müydü?”… “Yapay zekâ mı konuştu?”… Gerçeklikten uzak bu iddialar, Türk siyasi nezaket geleneğiyle bağdaşmadı.
Geçmiş olsun: Zarafetle yoğrulmuş bir siyasi gelenek
Türk siyaset tarihinde pek çok örneği vardır:
Adnan Menderes uçak kazasından sonra Ankara’ya trenle döner; rakibi İsmet İnönü onu gar karşılar:
“Geçmiş olsun, hoş geldiniz.”
Turgut Özal, iki ayrı ameliyat geçirir; Süleyman Demirel hem konutuna gider hem de mektup yazar:
“Eşimin ve benim sağlık dileklerimizle…”
Bugün bu zarafet neredeyse kaybolmak üzere. Bahçeli’nin iyileşme süreci bile kin ve hiddetle karşılanıyor. Sosyal medyada seviyesiz paylaşımlar, sahte ölüm haberleri, beddua içerikli mesajlar adeta sıraya girdi.
Oysa…
“Hiddet, cinnetin yarısıdır.”
Siyaset, farklı düşünmeyi düşmanlık saymak değil; memlekete hizmette yarışmaktır.
Yardım gizli olur: Bahçeli örneği
6 Şubat depremlerinde Osmaniye ağır yara aldı. Devlet Bahçeli, kendi kesesinden 10 TIR yardım malzemesi gönderdi. Ama bir şart koydu:
“Benim gönderdiğimi hemşerilerim bilmesin.”
Aynı hassasiyet, şehit aileleri ve gaziler için de geçerliydi. Osmaniye Şehit Aileleri Derneği arsa isterken, Bahçeli kendi tapulu arazisini verdi. Yetmedi, minibüs hediye etti.
Bahçeli, Diyarbakır’a giderse nasıl karşılanır diye Mehmet Kaya’ya sormuştuk:
“Darkapı Meydanı dolup taşar. Halk onu ‘Bahçeli Abi’ diye selamlar.”
Bu, öyle bir duruştur ki… Bölge halkını da siyasetçileri de şaşırtır. Çünkü onun terörsüz Türkiye hayaline inananlar var. Ve bu umut, birilerinin fitnesiyle değil; sahadaki samimiyetle yeşeriyor.
Bahçeli Camii ve sessiz vefa
2018’de Osmaniye’de bir cami arsası bulunamıyordu. Bahçeli, yine kendi arazisinden bir parsel verdi. O caminin tabelasında bugün “Bahçeli Camii” yazıyor. Devletin değil, derneğin vefasıyla.
Yapay zekâ mı, yalan zekâ mı?
Bahçeli’nin ameliyat sonrası telefon görüşmeleri dahi “taklit ses” iddiasıyla sulandırılmaya çalışıldı. Ardından anıt mezardaki görüntüleri için “Dublör” diyenler çıktı.
Gerçeği görmek istemeyenlerin bahanesi bitmiyor. Ama halk görüyor. Özellikle de Anadolu’nun nabzı. Mardin, Dargeçit, Nusaybin’de, Kızıltepe’de, Derik’te insanlar Bahçeli’ye “abi” diye sesleniyor.
GHA yorumu:
Bugün, siyaset zarafete hasret. Nezaket, empati ve insanlık duygusu zemininden uzaklaşıyor. Ama millet, bu ayrışmayı değil; barışı, hizmeti, devlet adamlığını görmek istiyor. Bahçeli’nin sessizce uzattığı zeytin dalı, umarız ki kurutulmaz.
GHA – Güncel Haber Ajansı
Haber: Gülçin Çelik