Silah Bırakmak mı, Yeni Bir Strateji mi?
Mehmet AÇIK – Köşe Yazısı
Son günlerde medyaya yansıyan haberlerde, PKK’nın Kuzey Irak’ta yaptığı 12. Kongresi’nde “tarihi kararlar” aldığı ifade ediliyor. Kulislerde konuşulanlara göre, örgüt silah bırakma ve kendini feshetme yönünde bir karara hazırlanıyor. Elbette bu açıklamalar, yıllardır süren kan, gözyaşı ve acının gölgesinde ihtiyatla karşılanmalı. Ancak yine de barış umudunu diri tutmak her vatandaşın insanî hakkıdır.
PKK’nın bu noktaya gelişinde birkaç temel unsurun etkili olduğunu söylemek mümkün. Uluslararası konjonktürde yaşanan değişimler, Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kararlılığı ve içerideki siyasal aktörlerin artık çatışma dilini reddetmesi, örgütü bu tür bir kararı düşünmeye sevk etmiş olabilir. Fakat örgütün geçmişi, bu tür “geri çekilme” ya da “barış” beyanlarının çoğu kez yeni taktiksel hamlelerin habercisi olduğunu da göstermiştir.
Bu nedenle şu anda yapılması gereken şey; hamasi söylemlerle süreci sabote etmek değil, dikkatli, akılcı ve hukuk temelli adımlarla bu süreci yönetmek olmalıdır. Eğer gerçekten bir silah bırakma süreci başlayacaksa, bu yalnızca Türkiye için değil, bölge halkları için de tarihi bir eşik olacaktır.
Ancak şunu da açıkça söylemek gerekir: Silah bırakmak sadece çatışmayı durdurmak değildir. Bu, aynı zamanda zihinsel bir dönüşüm, siyasi araçların şiddet dışı yöntemlerle işletilmesi anlamına gelir. Eğer bu dönüşüm sağlanamazsa, bugünün “silahsız” örgütü yarının başka bir isimle sahneye çıkan versiyonu olabilir.
Meclis, hükümet, muhalefet ve tüm sivil toplum; bu sürecin şeffaf, hukuki ve toplumsal barışı önceleyen bir biçimde yürümesini sağlamakla yükümlüdür. Çünkü bu mesele yalnızca bir güvenlik sorunu değil, aynı zamanda toplumsal bir travmanın da ilacı olabilir.
Umalım ki, bu sefer gerçekten silahlar sussun. Bu sefer barış, sadece bir söylem değil, somut bir gerçeklik halini alsın.
Mehmet AÇIK