Abdullah Öcalan, yıllarca saklandığı dağlardan indirildiğinde, sadece bir terörist değil, bir küresel projenin taşıyıcısı olarak yakalanmıştı.
İmralı’da verdiği ifadelerde söyledikleri, öylesine cümleler değildi. Satır aralarına gizlenmiş dünya siyasetinin kirli yüzünü ortaya koyuyordu. Bugün hâlâ “PKK neden bitmedi?” diye soranlara verilecek en net cevap, Öcalan’ın kendi ağzından dökülen itiraflarda gizli.
Hasan Atilla Uğur’un kaleme aldığı “Abdullah Öcalan’ı Nasıl Sorguladım?” kitabı, bu itirafların belgesi niteliğinde. Kitabın en dikkat çekici bölümlerinden biri de Öcalan’ın, PKK’ya yardım eden ülkeleri tek tek sıraladığı ifadelerdir. Okudukça insanın tüyleri diken diken oluyor. Çünkü bu liste, yalnızca Türkiye’yi değil, tüm insanlığı utandıracak bir ihanet zinciridir.
Yunanistan’dan Fransa’ya, İngiltere’den Almanya’ya, Suriye’den İran’a kadar birçok devlet, PKK’ya açık veya örtülü destek vermiş. Kamplar kurdurmuş, sabotaj eğitimi vermiş, silah göndermiş, istihbarat temin etmiş… Kimileri temsilcilik açtırmış, kimileri parlamentolarında ağırlamış. Kimi ülkeler ellerindeki füzeleri, bombaları, mühimmatları doğrudan terör örgütüne vermekten çekinmemiş.
Bir düşünün: PKK’nın ilk sabotaj eğitimleri Yunanistan’da veriliyor. Suriye’de yıllık 1 milyon dolardan fazla gelir sağlanıyor. İran, hastane ve kamp açma izni veriyor. Almanya’da pasaportlar, koruma hakları tanınıyor. İngiltere, doğrudan ilişki kurmuyor gibi gözükse de en büyük örtülü desteği veriyor. Sırbistan’dan alınan füzelerle, Romanya’dan sağlanan telsizlerle bu ülke topraklarında kan akıtılıyor.
Ve bu ülkelerin çoğu, hâlâ “terörle mücadelede Türkiye’nin yanındayız” diyebiliyor.
YA LİBYA?
Öcalan’ın itirafları arasında bir ülke dikkat çekiyor: Libya. Kaddafi, ne kadar baskı yapılırsa yapılsın, PKK’ya tek bir silah, tek bir araç bile vermemiş. Örgütün defalarca talepte bulunmasına rağmen, bu talepleri geri çevirmiş. Libya devleti, ellerindeki tüm imkânlara rağmen, teröre karşı net duruş sergilemiş.
Bugün dönüp baktığımızda Libya’nın haritadan neden silinmek istendiğini, Kaddafi’nin neden linç edildiğini daha iyi anlıyoruz. Çünkü o, Batı’nın terör destekçisi çarkına çomak sokan tek liderdi.
SONUÇ: BİR TERÖR ÖRGÜTÜNDEN FAZLASI
PKK’yı sadece dağdaki birkaç militanla açıklamak, akılla izah edilemez. Bu örgüt, adı konmamış bir vekalet savaşıdır. Türkiye’nin enerjisini, gençliğini, kaynaklarını yıllarca tüketen bu yapının arkasında bir akıl, bir plan, bir ittifak vardır. Ve ne yazık ki bu ittifak, kimi zaman dost sandığımız ülkelerdir.
PKK’ya karşı mücadelede yalnızca sınır içinde verilen mücadele yeterli değildir. Bu mücadele, aynı zamanda küresel güçlerin sahtekârlığına, ikiyüzlülüğüne karşı verilmelidir.
Sorunun çözümü, dağlarda değil; diplomaside, istihbaratta, stratejide ve en önemlisi gerçeği cesurca dile getirmekte yatıyor.
Bugün Öcalan hâlâ İmralı’daysa, PKK dağlarda hâlâ varlığını sürdürebiliyorsa, bunun tek nedeni içerideki zafiyet değil, dışarıdaki koruma kalkanıdır.
Artık görmeliyiz: Bu kalkan kırılmadan, hiçbir terör bitmez.
Mehmet Açık
Saygılarımla