Fatih Küpeli – Uluslararası Turan Kızılelma Teşkilatı Genel Başkan Yardımcısı
Bu satırlar, sadece bir eleştiri değil, bir yüzleşme, bir hatırlatma ve bir davettir. Zira susarak geçirdiğimiz her gün, bize geçmişimizi unutturuyor. Hafızası silinen milletler, yönünü kaybeder. Bu toprakların insanı unutturularak değil, hatırlatılarak dirilir. Unuttukça köksüzleşiyoruz. Hatırladıkça yüceliriz.
Bugün Türk milliyetçiliği, özünden uzaklaşmış, daraltılmış, belli kalıplara sıkıştırılmış bir görüntü arz ediyor. Adına “milliyetçilik” dediğimiz bu kavram artık yalnızca miting alanlarında atılan birkaç slogan, sosyal medya paylaşımlarında kullanılan bayrak emojileri ve ezberlenmiş vecizelerden ibaret. Oysa Türk milliyetçiliği, sadece bir duygu değil; bir bilinç, bir tarih, bir dünya görüşüdür.
Türklüğü Dinle Sınırlamak, Milleti Küçültmektir
Türk milleti; inanç, mezhep, coğrafya ve kültür bakımından yeryüzünün en zengin, en çeşitli topluluklarından biridir. Ancak ne acıdır ki, yıllardır bu zenginlik görmezden geliniyor. Türklüğü sadece “Müslüman-Sünni” kalıbına sıkıştırmak isteyen anlayış, Türk dünyasının gerçek çehresine kör kalmış durumdadır.
Hatırlatmak gerekir:
• Gagavuz Türkü Hristiyandır.
• Karaman Türkü de öyle.
• Karaim, Hazar Türkleri Yahudidir.
• Altay Türkleri Tengricidir.
• Yakutlar Şaman’dır.
• Uygurların bir kısmı Budisttir.
• Azerbaycan Türkleri, İran Azerileri Şii’dir.
• Anadolu Türkmenlerinin önemli bir bölümü Alevidir.
Şimdi sorulmalıdır: “Türk milliyetçisi” denince akla yalnızca belli bir inanç sistemine mensup kişi mi gelmelidir?
Türk’ü, Türk yapan şey sadece dini midir?
Türklük bu kadar indirgenebilir bir kavram mıdır?
Bu yaklaşım, ne tarihi gerçeklikle ne de millî kimliğin bütünlüğüyle bağdaşmaz. “Türk milliyetçisiyiz” diyerek bir ahlak sistemini diğerlerine dayatmak, bu millete yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biridir.
Türkçülüğün Kaynağını Unutanlar, Gölgesinde Kaybolur
Turan fikrinin doğduğu coğrafya sadece Orta Asya değildir.
Bugün ülkücü gençlere anlatılmayan bir hakikat var:
• İlk “Türk Derneği” 1908’de Macaristan Budapeşte’de açılmıştır.
• İlk “Türkoloji kürsüsü” 1870 yılında yine Budapeşte’de kurulmuştur.
Bugün hâlâ yalnızca belli fikirlerden beslenerek Türk milliyetçiliğini şekillendirmeye çalışan bir anlayış, Türk dünyasının bilimsel, felsefi ve tarihsel kaynaklarını ıskalıyor demektir. Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Sultan Galiyev gibi isimler anılsa da; Turar Rıskulov, Ethem Nejat gibi devrimci Türk aydınlarının adı bile geçmemektedir.
Tarihte Türk milliyetçi hareketleri sömürgeciliğe karşı çıkarken, bugün neden neoliberalizme, vahşi kapitalizme, özelleştirme furyalarına, doğa talanına karşı tek kelime edilmemektedir?
Aytmatov’un Uyarısı: Mankurtlaşma Tehlikesi
Bu noktada Cengiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” romanında anlatılan mankurt efsanesi hatırlanmalıdır.
Mankurt, geçmişini hatırlamayan, köklerinden koparılmış, efendisinin emrinden başka bir şey bilmeyen bir köledir:
• Düşünemez, sorgulayamaz.
• Anasını tanımaz.
• Ait olduğu milleti inkâr eder.
• Artık sadece ne söylenirse onu yapar.
Bugün kendini “milliyetçi” sanan bazı çevreler, adeta birer mankurt gibi hareket etmektedir. Türk kimliğini, geçmişini, coğrafyasını, çok sesliliğini unutmuş, sadece belirli güç odaklarının söylemlerini tekrar eden bir yapıya dönüşmüştür.
Sorgulanması Gereken Sessizlikler
Sormak gerekiyor:
• Türk bayrağının yakılmasına tepki gösterildi mi?
• Atatürk heykelleri parçalanırken ses çıkarıldı mı?
• Devlet kurumlarından “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi silinirken müdahale edildi mi?
• Andımız’ın kaldırılması karşısında duruş sergilendi mi?
• Türkmen kardeşlerimiz katledilirken ne yapıldı?
• Ülkenin öz kaynakları satılırken hangi tepki ortaya kondu?
Eğer bunların hepsine sessiz kalındıysa, milliyetçilik ne üzerinden savunuluyor?
Ne yazık ki kimi çevreler, bir sanat sergisini ahlaka aykırı bularak tepki göstermeyi, milli meselelerden daha öne koymaktadır. Oysa bir milletin kimliğini yok eden sessizlik, hiçbir ahlak kuralıyla örtülemez.
Bozkurtlar Mankurtlaşmasın
Türk milliyetçiliği;
• Ne bir mezhebin,
• Ne bir hizbin,
• Ne de bir partinin tekelindedir.
Türklük;
Cengiz Han’dır, Atatürk’tür, Sultan Galiyev’dir, Alparslan’dır.
Şaman’dır, Müslümandır, Budisttir, Alevi’dir, Sünnidir, Tengricidir.
Sadece Anadolu’da değil, Balkanlar’dan Çin sınırına kadar uzanan bir çağrıdır.
Bu yazı bir uyarıdır.
Bir sesleniştir.
Bir çağrıdır.
Bozkurtlar uyanmalı.
Türk milliyetçileri hafızasını tazelemelidir.
Mankurtlaşmaya karşı Türkçe düşünmeye başlamalıdır.
Çünkü milletin hafızasını yitirdiği yerde, vatan da elden gider.
Ve o gün geldiğinde;
Ne meclis kürsüsü,
Ne partiler,
Ne sloganlar,
Türklüğün hür vicdanına zincir vuramayacaktır.
Fatih Küpeli
Uluslararası Turan Kızılelma Teşkilatı
Genel Başkan Yardımcısı