GHA
Yurttaşlar, şehir içi ve çevre yollarındaki ani hız düşüşleri nedeniyle hem trafik güvenliğinin tehlikeye atıldığını hem de sürücülerin cezaya maruz bırakıldığını savunuyor. Özellikle 90 kilometre hızla ilerlerken kısa bir mesafe içinde önce 70, ardından 50, hatta 30 kilometreye düşen hız sınırlamaları, “trafik güvenliği değil, gelir tuzağı” yorumlarına neden oluyor.
“20 metrede 90’dan 30’a düşmek mi trafik güvenliği?”
GHA’ya ulaşan birçok sürücü, bu tür tabelaların genellikle radar denetimlerinin hemen öncesinde yer aldığını ve hız uyarlaması için bırakılan mesafenin yetersiz olduğunu belirtti. 90 km hızla seyir halindeyken 20-30 metre içinde önce 70, hemen ardından 50, daha sonra 30 km sınırı ile karşı karşıya kalan sürücüler, “Bu ne trafik disiplini ne de güvenliktir. Bu ancak kaza riski doğurur,” diyerek tepki gösterdi.
Bazı bölgelerde hız limitlerinin arkası arkasına ve rastgele yerleştirilmiş gibi göründüğünü belirten sürücüler, trafik akışına zarar veren bu uygulamaların kazalara davetiye çıkardığını vurguladı.
“Radar noktaları gizli, tabela düzeni belirsiz”
Sürücüler en çok da radar uygulamalarının şeffaflıktan uzak olmasından yakınıyor. Radar denetimlerinin yapıldığı noktaların önceden belirtilmemesi, uyarı levhalarının eksikliği ve hız sınırlarının ani değişkenliği, hem hukuki hem güvenlik açısından tartışmalı bir zemin oluşturuyor.
Sürücü Yasin K., yaşadığı deneyimi şöyle aktardı:
“90 km hızla ilerliyordum. 20 metre sonra 70 tabelası çıktı. Fren yaptım ama 30 metre sonra 50 tabelası geldi. Bir anda hem neye göre hareket edeceğimi şaşırdım, hem de arkamdaki araçla aram tehlikeli şekilde kısaldı. Bu sistemde hata var.”
Uzmanlar: ‘Kademeli geçiş şart, mevcut uygulama riskli’
Trafik mühendisleri ve yol güvenliği uzmanları da benzer şekilde hız düşüşlerinin kademeli, makul mesafelerle planlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Aksi takdirde, bu ani değişikliklerin sürücüler üzerinde refleksif baskı yarattığını ve zincirleme kazalara neden olabileceğini belirtiyorlar.
Trafik psikoloğu Dr. Levent Şahin, “Bir sürücü 90 km hızla giderken saniyeler içinde hem tabelayı algılamaya, hem frenlemeye hem de arkadaki araçla güvenli mesafesini korumaya çalışır. Bu baskı, kazaları artırır,” dedi.
“Denetim değil, tuzak” diyenlerin sayısı artıyor
Sosyal medyada da aynı yönde şikâyetler çoğalmış durumda. Sürücüler; radarların uyarı yapılmadan, tabelaların hemen arkasında konumlandırıldığını, bazen hız limitlerinin yolun fiziksel yapısıyla çeliştiğini öne sürüyor.
Birçok kullanıcı bu sistemin bir “trafik denetimi” değil, bir “ceza üretme mekanizması”na dönüştüğünü dile getiriyor.
“Hız sınırı kontrolü” adı altında yapılan bu uygulamaların temel amacının cezai gelir elde etmek olduğu yönünde oluşan algı, vatandaş nezdinde devlete olan güveni de zedeliyor.
Sürücüler çözüm bekliyor: Şeffaflık, standart ve mantıklı hız limiti
Sürücüler, çözüm için şu üç temel talebi dile getiriyor:
1. Hız limiti düşüşleri kademeli ve makul mesafelerle yapılmalı.
2. Radar denetimleri şeffaf olmalı, öncesinde mutlaka uyarı tabelası bulunmalı.
3. Yolun fiziki yapısıyla uyumlu, mantıklı ve gerekçelendirilebilir hız limitleri belirlenmeli.
Aksi takdirde yaşanan uygulamalar, hem trafikteki güvenliği tehlikeye sokuyor hem de vatandaşta “devletin ceza tuzağı kurduğu” algısının güçlenmesine yol açıyor.
GHA – Güncel Haber Ajansı
Haber Merkezi