Söke Söke Kimden Alacaksınız?
Kamu Kurumu Gerçeği ile Slogan Gerçeği Arasında Sıkışan Bir Grev**
Erdal Açık
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın ağzından dökülen tek bir cümle, aslında bir süredir kamu emekçileri ile belediyeler arasında yaşanan temel çelişkiyi özetliyor:
“Söke söke kimden alacaksınız?”
Bu söz, sendikaların yıllardır kullandığı, sert ama tanıdık bir sloganı hedef alıyor. Ancak bu kez adres, özelleştirilmiş bir holding patronu değil; halkın vergileriyle ayakta duran bir kamu kurumu, yani İzmir Büyükşehir Belediyesi.
Kültürpark’ta düzenlenen mitingde yükselen “Hakkımızı söke söke alacağız” sloganları karşısında Cemil Tugay’ın gösterdiği tepki, yalnızca bir belediye başkanının serzenişi değil, aynı zamanda içinde bulunduğumuz ekonomik sistemin, kamu bütçesinin ve sendikal dilin karmaşık ilişkisinin ifadesi.
Grevin Adresi: Kamu Kurumu
Başkan Tugay’ın açıklamaları, sendikal mücadelenin doğrudan muhatabının bir “patron” değil, halkın oylarıyla seçilmiş bir kamu yöneticisi olduğunu hatırlatıyor. “Kar eden bir fabrika değiliz,” diyor Tugay ve devam ediyor:
“Söke söke alınacak para halkın cebinden çıkıyor.”
Bu noktada ciddi bir gerçeklik duvarı ile karşılaşıyoruz: Sendikal mücadelenin dili, kamu kurumlarında farklı bir yankı buluyor. Çünkü bütçesi devletin genel gelirinden beslenen bir kurumda “söke söke alma” eylemi, doğrudan ya hizmet kısıntısıyla ya da vergi artışıyla sonuçlanabilir. Yani bir anlamda bu gerginliğin faturası, doğrudan vatandaşa yansıyor.
22 Yıllık Muhalif Duruşun Bedeli
Cemil Tugay’ın konuşmasında asıl dikkat çeken başka bir vurgu daha var:
“İzmir 22 yıldır muhalif bir duruş sergiliyor ve bunun bedelini ödüyor.”
Bu ifade, yerel yönetimlerin merkezi iktidarla yaşadığı mali sıkıntıların altını çiziyor. Başkan, sadece son 3 ayda İzmir’in 8 milyar TL’lik bütçe kesintisine uğradığını belirtiyor. Bu, belediyenin personel giderlerinden altyapı yatırımlarına kadar her alanda kıstığı anlamına geliyor. Hal böyleyken, personel taleplerine daha fazla ödeme yapabilmenin fiziki zemini de giderek daralıyor.
Sloganlar Gerçeği Aşınca
Sendikal söylemler, tarihsel olarak mücadele kültürünü yansıtan güçlü ifadelere dayanır. “Söke söke alırız” gibi sloganlar da bu mücadelenin bir parçası olarak doğmuş, ancak çoğunlukla özel sektörle yürütülen çatışmalarda kullanılagelmiştir. Bu dilin kamu kurumlarına yöneldiğinde ise yankısı farklı oluyor.
Cemil Tugay’ın uyarısı bu bağlamda değerlendirilmeli:
“Bu kurum sizindir. Söke söke alacağınız para, yine sizin vergilerinizdir.”
Burada bir kırılma noktası oluşuyor. Hem çalışanı mağdur etmeyen hem de belediyeyi iflasa sürüklemeyen bir denge nasıl kurulacak?
Toplumsal Sağduyuya Çağrı
Cemil Tugay’ın açıklamasının son bölümü ise oldukça dikkat çekici bir şekilde yumuşak bir tonla bitiyor:
“Lütfen süreci İzmir halkının sağduyusuna bırakın.”
Bu çağrı, sadece sendikaya değil, aslında tüm kamuoyuna yapılmış bir çağrıdır. Zor bir ekonomik dönemden geçerken, tüm tarafların birbirini düşmanlaştırmadan, anlamaya ve çözüm üretmeye odaklanması gerektiğini hatırlatıyor.
Sonuç Yerine: Ortak Akla Dönüş Zamanı
Cemil Tugay’ın çıkışı bir savunma refleksi değil, bir yönetişim çağrısıdır. Yerel yönetimlerin, sınırlı kaynaklarla çok geniş bir hizmet alanına yetişmeye çalıştığı bir dönemde; sendikal haklar kadar kamu vicdanı da gözetilmelidir.
Evet, hak aranmalıdır. Evet, alın terinin karşılığı verilmelidir. Ama bunun yolu “söke söke” değil, “ortak akılla, adaletle ve sorumlulukla” olmalıdır.
Belediyeler, patron değildir. Halkın temsilcisidir.
Çalışanlar, yük değil, emektardır.
Çözüm ise karşı karşıya gelmekte değil, birlikte düşünmekte saklıdır.