Her Şey Güzel Ülkem! Ama Şu Halimize Bir Bakın…
Erhan Arslan – GHA Ekonomi Servisi Müdürü
Ortadoğu yeniden yangın yerine dönerken, biz burada yine aynı filmi izliyoruz. İsrail İran’ı vuruyor, İran misilleme yapıyor. Gerginlik, savaş çanları, nükleer tehdit, petrol güzergahları… Bunların hepsi yıllardır bölgenin bitmeyen senaryoları.
Ancak benim asıl derdim, yaşanan bu olayların bizim medyamıza nasıl yansıdığı. Sanki savaş bizim topraklarımızda çıkmış gibi, sanki her bomba doğrudan bizi hedef alıyormuş gibi bir panik, bir telaş, bir yayıncılık yarışıdır gidiyor.
Televizyonu açıyorsunuz, yorumcular savaş analisti kesilmiş.
Ekrana gelenler piyasalara yön veriyor adeta.
Sanki Merkez Bankası değil de onlar karar veriyor.
Altın yükseldi.
Dolar tırmanıyor.
Petrole zam geldi, motorine zam yolda.
Bu cümleler artık haber değil, bir tür korku dili haline gelmiş durumda.
Sanki halk değil, piyasa oyuncuları izliyor bu yayınları.
Oysa ekran başında emekli var, işçi var, memur var, genç var, borçlusu var…
Bu insanlar her yeni kriz haberinde daha da umutsuz hale geliyor.
Bazı yorumcular öyle cümleler kuruyor ki insan hayret ediyor:
“İran Hürmüz Boğazı’nı kapatırsa dünya ekonomisi çöker.”
Sanki İran Dışişleri Bakanlığı burada açıklama yapıyor.
Sanki bizimkiler, İran’a yol haritası çiziyor.
Evet, Hürmüz Boğazı dünya için stratejik bir yer.
Ama Türkiye oradan geçen petrolün ne kadarını doğrudan alıyor?
Küresel ekonomiyle ilgili gelişmeler elbette önemli ama bizim esas gündemimiz kendi iç dengemiz, kendi ekonomimiz, kendi insanımız olmalı.
Ben kendi ülkemden başkasını sevmem.
Ama gerçekleri de bilirim.
İran’ın nükleer silah sahibi olması, Türkiye için risklidir.
Çünkü bu coğrafyada dostluk yoktur, çıkar vardır.
Ve çıkarlarımızı koruyacak olan da önce içeride güçlü olmak, sonra dışarıda akılcı diplomasi yürütmektir.
Ama bu hakikati anlatmak başka, ekranlardan her akşam millete savaş senaryoları pompalamak bambaşka bir şeydir.
Medya ciddi iştir. Hele ekonomik yorumlar çok daha dikkatli olmalıdır.
Çünkü bir cümleyle borsa sarsılır, bir yorumla döviz oynar.
Ama bizimkiler sanki bu etkiyi bilerek kullanıyor gibi.
Vatandaş ekran karşısında tedirgin, piyasalar ekranlardan yön arıyor.
Şunu açıkça söyleyeyim:
Ben artık bu felaket tellallığını alışkanlık haline getiren programları izlemiyorum.
Çünkü halkı bilgilendirmek başka, halkı korkutmak başka bir şeydir.
Benim görevim; ekonomiyi anlamak, anlatmak ve halkı manipülasyondan korumaktır.
Ve son sözüm:
Her şey güzel ülkem…
Ama önce kendimize bakalım.
Televizyonlarda panik yerine itidal, bilgi yerine söylenti değil analiz konuşulsun.
Piyasaları değil milleti esas alan bir yayıncılık anlayışı gelişsin.
Kendi göbeğimizi kendimiz kesmeyi öğrenelim.
Yoksa Ortadoğu’da bombalar patlamasa da, ekonomik güvensizlik yüzünden zihinlerimiz infilak etmeye devam eder.
Erhan Arslan
GHA – Ekonomi Servisi Müdürü