Genç Türkiye Yaşlanıyor
Mehmet Açık yazdı
Bir zamanlar Türkiye için “genç ve dinamik nüfusuyla yükselen güç” tanımlaması yapılırdı. Eğitimde, sanayide, siyasette ve hatta uluslararası ilişkilerde bu tanımın arkasına saklanarak stratejiler kurduk. Ancak artık ezberler bozuluyor. TÜİK’in son verilerine göre Türkiye’nin genç nüfus oranı son 84 yılın en düşük seviyesine gerilemiş durumda. Bu sadece bir istatistik değil; ülkenin geleceğini ilgilendiren derin bir uyarıdır.
Gençlik Avantajı Elden Gidiyor
Uzun yıllardır Türkiye, Avrupa’ya göre genç nüfusu sayesinde demografik açıdan avantajlı bir ülke olarak görülüyordu. Ne var ki bu avantaj hızla eriyor. Genç nüfus oranındaki bu düşüş, doğurganlık hızının azalması, geç evlilikler, artan yaşam maliyeti ve gençlerin gelecekten umut duymamasının doğrudan sonucu.
Bugün 100 kişilik bir Türkiye toplumunda sadece 15 kişi gençlik çağında. Kalan büyük çoğunluk ya yaş almış ya da çocuk. Bu değişim, üretimden tüketime, eğitime kadar birçok alanda yeni bir denge kurulması gerektiğini gösteriyor.
Gençler Neden Azalıyor?
Bu sorunun yanıtı aslında sokakta, evde, üniversite kantinlerinde gizli. Gençler geçinemiyor. Mezun oluyor ama iş bulamıyor. İş bulsa barınamıyor. Barınsa hayal kuramıyor. Hayal kuramayan bir gençlik de evlenemiyor, çocuk sahibi olamıyor. Çünkü artık bir çocuğu büyütmek, sadece maddi değil, manevi olarak da büyük bir sorumluluk. O yüzden bu tablo, sadece nüfusun yaşlanması değil; aynı zamanda hayallerin de yaşlanması anlamına geliyor.
“Gençliğe Hitabe” Nerede Kaldı?
Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesi hâlâ okullarda okutuluyor ama acaba gereği yapılıyor mu? O hitabede “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” deniyordu. Ama günümüzde birçok genç o kudreti gösterecek alanı, fırsatı, umudu bulamıyor. Üniversite mezunları asgari ücretle iş ararken, yetenekli gençler yurtdışına gitmenin yollarını araştırıyor. “Beyin göçü” denilen şey, artık hayal göçüne dönüşmüş durumda.
Ne Yapmalı?
Genç nüfusu sadece sayısal olarak değil, nitelik olarak da desteklemeden bu tabloyu değiştirmek mümkün değil. Genç işsizliğiyle gerçekçi bir şekilde yüzleşmek, eğitimi ezberden değil üretimden yana reforme etmek, sosyal politikaları sadece yardıma değil, gençlerin güçlenmesine odaklamak gerekiyor.
Devletin politikaları gençliği merkeze almak zorunda. Çünkü geleceği inşa edecek olanlar bugünün gençleri. Onlara yatırım yapmayan her ülke, yarınını rehin bırakmış demektir.
Son Söz
Gençliği tükenen bir ülke, aslında zamanını kaybeden bir ülkedir. Bugün genç sayımız azalıyor olabilir, ama umut sayımız azalmamalı. Gençlere sadece “sizin zamanınız gelecek” demek yerine, o zamanı birlikte inşa etmemiz gerekiyor.
Gelecek, gençliğin omuzlarında yükselebilir… ama o omuzlar zayıf bırakılırsa, hiçbir kalkınma planı uzun süre ayakta kalamaz.
Mehmet Açık yazdı.