GHA Ekonomi Servisi Müdürü Erhan Arslan Yazdı
Ekonomist Murat Muratoğlu’nun gündeme taşıdığı çarpıcı bir gerçek var: 18 şehir hastanesinin müteahhitlerine kira ve hizmet bedeli olarak tam 8 yıl içinde 203 milyar lira ödendi. Bu meblağ, yaklaşık 600 adet 600 yataklı devlet hastanesi yapmaya yetecek büyüklükte. Dahası, hastane başına bütçe, devlet hastanelerinin altı katı.
Bu veriler, Türkiye’nin sağlık yatırımlarında kullandığı finansman modellerini ve kamu kaynaklarının yönetimini tekrar sorgulatıyor.
Yap-İşlet-Devret Modelinin Yükü
Yap-işlet-devret modeli, devletin büyük altyapı yatırımlarını özel sektörle birlikte gerçekleştirdiği bir yöntem. Kısa vadede kamu bütçesine yük getirmemesiyle cazip görünse de, uzun vadede yüksek kira ve hizmet bedelleriyle devlete ağır bir mali yük bindiriyor.
Sağlık gibi temel kamu hizmetlerinde ise bu modelin etkileri daha da kritik:
• Kamu kaynaklarının etkinliği azalıyor,
• Uzun vadeli borçlanma artıyor,
• Denetim mekanizmaları zayıflıyor,
• Hizmet kalitesi risk altına giriyor.
Kamu Yatırımları ve Sağlık Hizmetleri
203 milyar lira gibi devasa bir bütçe ile doğrudan devlet eliyle daha çok, daha yaygın ve erişilebilir hastane yapılabilirdi. Bu, sadece sağlık altyapısını güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda bölgesel sağlık eşitsizliklerini de azaltırdı.
Kamu yatırımlarının avantajları:
• Daha düşük maliyet,
• Uzun vadeli sürdürülebilirlik,
• Şeffaflık ve hesap verebilirlik,
• Halkın doğrudan yararı ve erişimi.
Geleceğe Bakış
Türkiye’nin sağlık politikalarında finansman modelleri yeniden gözden geçirilmeli. Yap-işlet-devret modeli, bazı durumlarda alternatif olarak kullanılabilir ancak temel ve yüksek maliyetli sağlık yatırımlarında kamu eliyle finansmanın öncelikli olması gerekiyor.
Kamunun sağlık yatırımlarındaki önceliği, sadece görkemli binalar yapmak değil, vatandaşın kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmetine ulaşmasını sağlamaktır.
203 milyar lira gibi bir rakam, kamu kaynaklarının en etkin şekilde kullanılmasının ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.
GHA Ekonomi Servisi Müdürü Erhan Arslan olarak, bu tür önemli ekonomik verilerin kamuoyuna aktarılması ve tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Sağlıkta sürdürülebilirlik ve etkin kaynak kullanımı için akılcı çözümler üzerinde çalışmalıyız.