Teslimiyet Değil, Şerefli Barış!
Fatih Küpeli – Uluslararası Turan Kızılelma Teşkilatı Genel Başkan Yardımcısı
Türkiye yine kritik bir dönemeçten geçiyor.
Son günlerde medyada ve siyasi kulislerde sıkça dile getirilen bir iddia var:
PKK, “silah bırakıyorum” diyecek.
Ancak bu iddianın ardında ülkemizin bekasını tehdit eden büyük bir plan yatıyor.
Çözüm Süreci’nin Acı Hatırası
2013-2015 yılları arasında yaşanan “Çözüm Süreci” hâlâ hafızalarımızda taze.
O dönemde umutla başlatılan süreç, PKK tarafından suistimal edildi.
Hendekler kazıldı, şehirler bombalandı, gençlerimiz şehit edildi.
Barış umuduyla verilen tavizler, terörün daha da güçlenmesine yol açtı.
Bugün benzer bir tuzak, daha büyük bir bedelle önümüze konulmak isteniyor.
Öcalan’a Serbestlik: Şehitlerin Ruhuna İhanet
Planlanan süreçte, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ya tamamen serbest bırakılacak ya da İmralı’da adeta bir villa hayatı yaşayacak.
Öcalan, bundan böyle örgütüyle serbestçe temas kurabilecek, yeni nesil teröristlerin eğitilmesine öncülük edecek.
7000 Terörist Serbest Kalacak
Cezaevlerinde tutuklu bulunan yaklaşık 7000 PKK’lı terörist de özgürlüğüne kavuşacak.
Bu serbest kalanlar Suriye’deki PYD/YPG yapılanmasına katılarak, sınırlarımızın hemen ötesinde fiili bir terör devleti kurulmasına destek verecek.
Suriye’nin kuzeyinde kurulacak bu yapı, Türkiye’yi doğrudan tehdit edecek bir garnizona dönüşecek.
Anayasa Değişikliği ve Federasyon Tehlikesi
Gündemdeki bir diğer konu ise Anayasa değişikliği.
Kürtçenin ikinci resmi dil yapılması, yerel yönetimlere federatif yetkilerin verilmesi gibi adımlar atılabilir.
Bu ise Türkiye’nin üniter devlet yapısına vurulacak ağır bir darbedir.
Sonuç, kaçınılmaz olarak eyalet sistemi tartışmaları ve nihayet bölünmeye giden bir yol olacaktır.
En Kötü Senaryo: Altı Ay Sonra Vazgeçerlerse?
Tüm bu ağır tavizlere rağmen, PKK altı ay sonra “Biz vazgeçtik” deme hakkına sahip olacak.
O zaman ne olacak?
• Binlerce terörist serbest kalmış,
• Devlet eliyle örgüte yeni kadrolar kazandırılmış,
• Güney sınırlarımızda bir terör devleti fiilen kurulmuş olacak.
Ve Türkiye, elindeki tüm kozları kaybetmiş halde, çok daha büyük bir tehdit altında kalacak.
Gerçek Barış Nasıl Sağlanır?
Barış istiyoruz, evet.
Kan dursun, analar ağlamasın, evlatlarımız şehit olmasın istiyoruz.
Ama barış, şerefli bir barış olmalıdır.
Barış; teslimiyetle, tavizle, şehitlerin hatırasını çiğneyerek sağlanamaz.
Barış, hainlerin diz çöktürülmesiyle, milletin birliğine sahip çıkılarak ve devletin gücü korunarak inşa edilir.
Bu topraklar bedel ödenerek vatan oldu, masada kaybedilmesine asla izin verilemez!
Milli Birlik Çağrısı
Bu mesele bir parti meselesi, bir siyasi görüş meselesi değildir.
Bu mesele, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası, Türk milletinin geleceği ve vatanın bölünmez bütünlüğü meselesidir.
Şimdi birlik zamanı.
Şimdi devletimizin yanında durma zamanı.
Şimdi şehitlerimizin hatırasına sahip çıkma zamanı.
Biz barış istiyoruz.
Ama şerefli, onurlu ve haysiyetli bir barış!
Teslimiyet Değil, Şerefli Barış!