featured
  1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. Türkiye’de Sahtecilik Çağı: Dijital Dünyada Dolandırıcılık ve Güven Krizi

Türkiye’de Sahtecilik Çağı: Dijital Dünyada Dolandırıcılık ve Güven Krizi

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mehmet Açık

Türkiye, son yıllarda dijitalleşmenin hızla yayıldığı bir döneme girdi. Ancak bu dönüşümün gölgesinde, dolandırıcılık ve sahtecilik faaliyetleri de katlanarak arttı. Eskiden bir telefon dolandırıcısı olan Selçuk Parsadan gibi figürler “asrın dolandırıcısı” olarak anılırken, bugün yaşadığımız tablo çok daha ürkütücü bir hal aldı.

Dijital çağda, dolandırıcılık sadece sokaktaki esnafa ya da bireylere yönelik değil; devlet kurumlarının içlerine kadar sızmış durumda. İddialara göre, Şehircilik Bakanlığı gibi önemli devlet birimlerinin içinde “rüşvet ofisleri” bile kurulmuş. Daha da çarpıcı olan, bu ofislerin çalışanları ya da “müşterileri” çakarlı araçlarla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, Saray’a kadar götürülüyor; Saray’ın bazı bölümlerinin bile bu kirli ilişkilerin yönetildiği alanlar haline geldiği söyleniyor. Devletin kalbinde yaşanan bu yolsuzluk, vatandaşın devletine olan güvenini derinden sarsıyor.

Vatandaşlar ise ne yapacağını bilemiyor. Devlet görevlisi sandığı kişilere para, bilgi ve hatta kimliklerini teslim ediyor. Bu kişiler bazen gerçekten devletin görevlisi değil, sadece bu kimliği kullanarak dolandırıcı olan sahtekarlar. Bu noktada, vatandaş ile devlet arasındaki güven bağı kopuyor. İnsanlar devlete olan inancını yitiriyor, sistemden uzaklaşıyor.

Bu yaşananlar, “Türkiye Yüzyılı” vizyonu ile uyumsuz değil mi? Dijitalleşmenin ve modernleşmenin hızla ilerlediği, teknolojinin hayatın her alanına nüfuz ettiği bir dönemde, devlet içinde ve toplumda bu kadar yaygın sahtecilik ve dolandırıcılığın olması nasıl açıklanabilir? Bu soruların cevabı bulunmalı.

Dijital diploma, sahte ehliyet, sahte kimlik gibi belgeler herkesin elinin altında. Artık dolandırıcılık sadece maddi anlamda değil, kimlik ve itibar anlamında da büyük bir tehdit haline geldi. Bu durum, bireylerin ve kurumların kendilerini güvende hissetmelerini engelliyor. Kişisel güvenlik ve gizlilik gibi temel haklar tehlikeye giriyor.

Peki, bu kötü gidişe dur demek için ne yapılabilir? Öncelikle, devlet kurumlarının dijital altyapısının şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmesi şart. İçerdeki yolsuzluk ve rüşvet ağları mutlaka ortaya çıkarılmalı ve yargı önünde hesap vermeleri sağlanmalı. Vatandaşlar ise dijital dünyada hakları ve riskleri konusunda bilinçlendirilmeli, sahtecilik faaliyetlerine karşı nasıl korunabilecekleri anlatılmalı.

Güven, bir toplumun en temel yapı taşıdır. Eğer güven ortamı zedelenirse, ne devlet kalır ne toplum; her şey çöker. Bu yüzden devletin tüm kademelerinde, dijital ortamlarda ve sosyal hayatta güveni tesis etmek için kararlı adımlar atılmalıdır.

Bize düşen görev ise bu olumsuz tabloyu görmezden gelmemek, yaşanan sahteciliği ve dolandırıcılığı ifşa etmek, mücadele etmek ve toplumda farkındalık yaratmaktır. Ancak böylece Türkiye, dijital çağın getirdiği risklerden arınmış, gerçek anlamda güçlü ve güvenilir bir devlet olabilir.

Son olarak kendime de soruyorum: Bu kadar sahteciliğin içinde ben kendimden şüphe etmeli miyim? Bugün sahte diploma, sahte kimlik, sahte evrak üretmenin sıradan hale geldiği bu ortamda kendimden bile emin olamamak, ülkemizin geldiği noktayı gösteriyor.

Türkiye’nin “Yüzyılı” olacaksa, öncelikle sahteciliğin, dolandırıcılığın ve güven krizinin üstesinden gelmeliyiz. Yoksa parlak vizyonlar, sadece hayal olarak kalır.

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Türkiye’de Sahtecilik Çağı: Dijital Dünyada Dolandırıcılık ve Güven Krizi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin