Robert De Niro bir gün şöyle demiş:
“Eğer bir şey olmak istiyorsanız, doğru ve güzel insan olun. O kulvarda pek yarış yok.”
Ne kadar yalın, ama bir o kadar da derin bir söz…
Çünkü aslında hepimizin içinde bulunduğu çağ, “yarışların” hiç bitmediği bir çağ. Fakat bu yarışların çoğu, hiçbir hakikate dokunmayan, hayatı sadece gösterişe ve görüntüye indirgeyen sahte koşular. Daha çok para, daha çok şöhret, daha çok tüketim… Ve ne yazık ki, en az yarışın yaşandığı kulvar, “iyi ve güzel insan olma yarışı.”
Tükenen Güzellik, Kalan Karakter
Gençlik geçiyor, güzellik geçiyor. İnsanın peşinden koştuğu bedenî cazibe bir gün elden gidiyor. Geriye ne kalıyor? İşte De Niro’nun söylediği gibi: Karakter.
O karakter ki, bütün servetlerden daha değerlidir. İnsanın hem kendisine hem de topluma bırakabileceği tek kalıcı mirastır.
Bugün sokaklarda, iş dünyasında, hatta sosyal medyada bile bir yanılsama satılıyor:
Daha fazla “sevgili”ye sahip olmak, daha çok “erkek arkadaş” edinmek… Sanki bunlar, bir insanın daha değerli, daha güçlü, daha güzel olduğu anlamına geliyormuş gibi.
Oysa bu durum, gerçek güçten ve güzellikten çok uzak. Çünkü insana yakışan asıl güç, ahlakın ve vicdanın gücüdür.
Gerçek Zarafet
Kadınlar, topuklu ayakkabı ve kısa etek giyerek kadın olmaz; erkekler, pahalı takım elbiseler ve ayakkabılarla erkek olmaz.
Gerçek kadınlar ve gerçek erkekler, zihinlerini, ruhlarını ve karakterlerini giyinenlerdir. Zarafet, mağazalardan satın alınmaz. Zarafet, bir insanın tavrında gizlidir: Sessiz bir incelikte, bir sözün nezaketinde, bir hareketin vakur duruşunda…
Çocuklarımıza Ne Öğreteceğiz?
Çocuklarımızı da bu bilinçle yetiştirmeliyiz. Bir arabanın başarı göstergesi olmadığını, yürüyerek gitmenin yoksulluk anlamına gelmediğini öğretmeliyiz. Çünkü asıl zenginlik, vicdanlı, merhametli ve doğru insan olabilmektir.
Bırakalım çocuklarımız şunu bilsin: Başarı, kendini başkalarının gözünde kanıtlamak değil; karakterini her durumda koruyabilmektir.
Hakiki Miras
Bu dünya gelip geçici. Mallar, makamlar, şöhretler, bedenî cazibe… Hepsi bir gün yitip gidecek. Geriye yalnızca “nasıl bir insan olduğumuz” kalacak. İnsanların hafızasında yaşatılacak tek şey, bıraktığımız karakter mirasıdır.
Robert De Niro’nun sözleri aslında çağımıza bir ders niteliğinde:
Ucuz duygularla, sahte parıltılarla hayatı tüketmeyin. Güzel bir arabaya değil, güzel bir kalbe sahip olun. Pahalı bir saate değil, zamanını doğru harcayan bir iradeye sahip olun. Çünkü bir gün geldiğinde, insanlar sizi sahip olduklarınızla değil, kim olduğunuzla hatırlayacak.
Ve işte tam da bu yüzden; insanın gerçek zenginliği, banka hesaplarında değil, dostlarının gönlünde, toplumun vicdanında ve kendi ruhunun huzurundadır.
Mehmet Açık