Ekim, yaprakların sarıya döndüğü ve rüzgarın çağırdığı ay… Hem veda hem de yeni başlangıçların farkına varmamızı sağlayan sessiz bir mevsim.
Ekim, takvimin sıradan bir ayı değildir. Altın yapraklar rüzgarlarla havalanır, sonra ağır ağır toprağa düşer. Bu düşüş bir son değil; hayatın döngüsüne sessiz bir teslimiyettir. Ekim, yaşamın geçici ama değerli olduğunu hatırlatan bir aynadır.
Bu ay, yavaşlamayı öğretir. Günün telaşı arasında durup çevremizi gözlemlemek, değişimi fark etmek, zamanın akışını kavramak için bir fırsattır. Her düşen yaprak kaybın kaçınılmazlığını, her serin rüzgar değişimin gerekliliğini gösterir. Bırakmayı bilmeden ilerlemek mümkün değildir.
İnsan ve doğa birbirine benzer: her ikisi de sürekli bir denge arayışındadır. Tutunmakla bırakmak, kaybetmekle kazanmak, tesadüf ve irade arasında yol almak, Ekim’in sessiz felsefesidir. Bu yüzden Ekim yalnızca bir mevsim değil; yaşamın özüne dair bir düşünme biçimidir.
Dilerim ki bu Ekim bize hatırlatsın:
• Huzur, geçiciliği kabul etmekle gelir.
• Sükunet, değişimi anlamakla başlar.
• Umut, her sonun içinde yeniden filizlenir.
Hoş geldin Ekim…
Yaprakların sarısında sabrı,
Yağmurun serinliğinde arınmayı,
Her günün sessizliğinde yaşamın özünü fark etmeyi bize fısılda
Sevgi ve saygılarımla…
Belgin Uyar