Çanakkale Savaşı hakkında sosyal medyada sıkça paylaşılan “Suriyeliler Türklerle birlikte savaşmış, kucak kucağa şehit düşmüşlerdir” iddiası, tarihsel gerçeklerle örtüşmüyor. 1915’te Suriye Osmanlı toprağıydı ve o coğrafyada yaşayan halkın büyük bir kısmı Türk ve Türkmen kökenliydi. Yani savaşan askerler, esasen Osmanlı ordusunun sadık unsurlarıydı.
Çanakkale, Cumhuriyet’in kuruluş savaşı değil, Osmanlı’nın hat savaşıdır. Cumhuriyet kurulurken Suriye Fransız, Irak ise İngiliz mandası altındaydı. Tarih kayıtları, savaş sırasında Arap ve Kürtlerden oluşan bir alayın görevden alındığını ve savaşta aktif rol almadığını gösteriyor. Hatta bazı subaylar, İngilizlere koordinat verirken yakalanmış, fakat savaş ortamından yararlanarak kaçmayı başarmışlardır.
Bugün bazı çevrelerin yaptığı propagandalar, Osmanlı’dan kalan “kripto” Arap unsurlar üzerinden Türk milletine yönelik algı operasyonlarıdır. O dönemde Hicaz Demiryolu’nu ve stratejik tren hatlarını hedef alan sabotajlar, vatanını savunmayan unsurların tavrını gösteriyor.
Tarih bir kez daha öğretiyor: Vatanını savunmayan, özgürlüğünü korumayan unsurlar, başkaları için de savaşmaz. Çanakkale’de Türk ve Türkmenler, vatan için canını ortaya koyarken, bazı unsurlar Osmanlı ordusunun arkasından tuzak kurmuş ve düşmana hizmet etmiştir.
Bugün Çanakkale ruhunu hatırlarken, tarihsel gerçekleri çarpıtmak değil; vatanını koruyan kahramanları anmak önemlidir. Suriyeliler ve Irak coğrafyasından gelenlerin büyük çoğunluğu o dönemde Türk’tü, vatanı için savaştı. Velev ki gelen bazı unsurlar olmuş olsa da, tarih kayıtlara yansıdığı üzere, Türk milletinin direnişi, zaferi ve şehitleri, Çanakkale’yi unutulmaz kılmıştır.
Tarih, milletleri ele verir; vatanını savunmayanlar başka coğrafyalarda sizin için asla savaşmaz. Bugün bize düşen görev, geçmişten ders almak ve milli birlik ile vatan sevgisini geleceğe taşımaktır.