featured

Erhan Arslan’ın kaleminden; “Hepimiz insanız bu hırs bu öfke ne diye”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Adıyaman çadır kentte kalan, halı yıkama farikası olan bir abi ile sohbet ettik…..

“Fabrikanın son kalan bir milyon borcu vardı. Şimdi evim de, fabrikada yok. Yakınlarımdan 47 kişiyi kaybettim. Bizi mahalle olarak bu çadır kente getirdiler.
Suriyeli komşumuz ile çadırlarımız yan yana.
Ben ona şeker veriyorum. Ayakları çıplak olan kızıma onlar çorap veriyor. Hepimiz bir deprem ile eşitlendik.
Dünya çok yalanmış, biz bu yalana çok inanmışız…”

Yine çadırda kalan bir kızımız; “Eskiden bir yardım işi olduğunda en sevmediğim kazağımı evden çıkartmak için o yardıma gönderirdim.
Deprem gecesi pijama ile sokağa çıktık.
Aşırı fırtına ve kar vardı. Gün ağarınca enkazlardan bulduğumuz herşeyi üzerimize doladık. Hayatım boyunca bir daha bu kadar üşüyeceğimi sanmıyorum.
Sonra yardım tırları geldi. Kuyruğa girdik, artık nasibimize ne düşerse… Bana biraz eski ve hiç sevmeyeceğim tarzda bir kazak düştü.
İşte o anda anladım, zamanında kendimin de ne yaptığını…”

Öğretmen bir kızımız; “Bize yardım verirken bazen çok acıyarak bakıyorlar. Hatta arada bir ‘yazık bunlara yaa’ diyenler oluyor. Ama biz doğuştan beri çadırda yaşamıyoruz. Bizim de sizler gibi lüks evlerimiz vardı.
Akıllı sistem denilen evlerde oturuyorduk. Bir dakikada çadırda yaşayacak hale geldik. Evet, acınacak hale geldik. Ama bize yardımlarınızı yaparken kardeşlik adına yapın. Bize Rabbimiz acısın.
Velhasıl gönlümüz incindi…”

Yine çadırda kalan bir ablamız; “Toplu taşıma araçlarında Suriye’li birinin yanına oturmazdım hiç. Sanki bana kokuyorlar gibi geliyordu. Şimdi 15 gündür üç aile bir çadırda kalıyoruz ve hiç duş alamadık. Kokumuzdan birbirimizden kaçıyoruz resmen.
İnsan büyük konuştuğu yerden sınanırmış hep.
Şimdi anladım.”

Şöför bir abimiz; “Suriyeliler neden geldiler? Neden savaşmadılar? derdim hep.
Onların 10 yılda geldiği noktaya biz bir dakikada geldik.
Hayat kalmayınca korkudan insan memleketini bırakmak zorunda kalıyormuş gerçekten. Eşimi ve çocuklarımı Manavgat’a götürdüm. Üçüncü gün eşim ağlayarak telefon açtı. ‘Sokakta insanlar bize niye geldi bunlar buraya diye söyleniyorlar’ dedi.
Oysa biz kendi ülkemizdeyiz. Ama kendi insanımız bile bizi istemiyor.”

Arkadaşlarım daha binlerce yarım kalmış hayatlar var.
Size anlatacağım bunları.
Ders alalım diye anlatacağım.
Kıyamet ense kökümüzde ve biz düğün alayıyla gidiyoruz kıyamete.
Belki silkeleniriz diye yazacağım size.güvenme varlıgına saglıgına güzelligine.. İnsanol insan.

GHA – Ekonomi Servisi
Erhan Arslan

0
mutlu
Mutlu
3
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Erhan Arslan’ın kaleminden; “Hepimiz insanız bu hırs bu öfke ne diye”

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin