KİM HADDİNİ AŞIYOR?
Yazan: Ali Develi – Köşe Yazısı / GHA
Siyaset, farklı fikirlerin demokratik bir çerçevede yarıştığı, halkın iradesinin özgürce temsil edildiği bir zemin olmalı. Ancak Türkiye’de bu zemin zaman zaman zehirli söylemlerle kirletiliyor. Son olarak DEM Parti Milletvekili Sezai Temelli’nin, Ümit Özdağ’ı “ırkçılık yaptığı” gerekçesiyle hapse atılmasını istemesi, bu kirlenmenin geldiği noktayı gözler önüne seriyor.
Elbette her siyasi figür eleştirilebilir, fikirlerine karşı durulabilir. Ancak bir milletvekilinin başka bir siyasetçiyi sadece düşüncelerinden ötürü “cezalandırılmasını” istemesi, demokratik siyasetle değil, baskıcı rejim anlayışıyla örtüşür. Ümit Özdağ, göç politikaları, güvenlik ve milli egemenlik konularında keskin bir çizgiye sahiptir. Buna katılan olur, katılmayan olur. Ama bir kişiyi susturmak için hapis istemek, fikre değil şahsa saldırıdır.
Siz Kime Ne Diyorsunuz?
Sayın Sezai Temelli, siz bu ülkede yıllardır Kürt milliyetçiliği üzerinden siyaset yapan bir yapıdan geliyorsunuz. Sözde “Kürt halkının haklarını savunmak” adına, PKK’nın açtığı hendeklere sessiz kalan, bebek katili Öcalan’a methiyeler düzen, “Kürdistan kurulmalı” diyen siyasilerle aynı saflarda yürüdünüz. Hâlâ da yürüyor musunuz? Bu millet bunu görüyor.
Madem ırkçılık sizin için bu kadar büyük bir problem, neden bugüne kadar PKK’nın yaptığı etnik temizlik, Kürt çocuklarını dağa kaçırması, bölgedeki Kürt köylerinin infazlara maruz kalması gibi insanlık suçlarına karşı sesinizi yükseltmediniz?
Bugün çıkıp da “Ümit Özdağ içeride kalmalıdır” diyorsanız, önce dönüp geçmişinize ve sustuklarınıza bakmanız gerekmez mi?
PKK’nın Gerçek Yüzü
PKK sadece Türkleri değil, binlerce Kürt vatandaşımızı da hedef almıştır. Bu örgüt, bölgede kendi ideolojisine uymayan Kürtleri yok saymış, susturmuş, hatta ortadan kaldırmıştır. Kürt halkını temsil etmeyen, aksine onları rehin alan bir yapıdan söz ediyoruz. Sizin ve partinizin yıllarca bu yapıya doğrudan ya da dolaylı destek vermesi hafızalarda yerini koruyor.
Bu ülkede “Kürt halkı” ifadesiyle “PKK” arasında bir bağ kurmaya çalışmak, en büyük ihanettir. Çünkü Türkiye’deki milyonlarca Kürt vatandaşımız, bayrağına, vatanına ve milletine sadıktır. Onlar PKK’dan ve onun siyasi gölgelerinden bıkmış, usanmış, usanmakta da haklıdır.
Peki Türk Ne Zaman Haklı?
Bugün ülkede, “Kürt kimliği”, “Kürtçe eğitim”, “Kürt bayrağı”, “Kürdistan” gibi talepler dillendirildiğinde, buna hak ve özgürlük deniyor. Ancak biri çıkıp “Türk milletinin birliği”, “tek bayrak, tek vatan, tek millet” dediğinde hemen “ırkçılık” suçlaması geliyor. Bu nasıl bir çifte standarttır?
Kaldı ki Türkiye’de Kürt kökenli vatandaşlar, bugün devlette, akademide, medyada, ekonomide önemli pozisyonlardadır. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir vatandaşını kökeninden ötürü dışlamamış, aksine tüm imkânları ortak vatan anlayışıyla sunmuştur.
Ama bazıları hâlâ bu ülkede etnik temelli ayrımcılığı kaşıyor. Türk bayrağının yerine Kürt bayrağı, Türkçe’nin yerine bölgesel dillerin resmi dil olması isteniyor. Bu, sadece bir hak talebi değildir; egemenliğe meydan okumaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı’na Çağrı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da bir çift sözüm var: Bu ülkenin güvenliğini tehdit eden, bölücülük yapan her türlü yapılanmaya karşı net duruşunuzu sürdürmelisiniz. Geçici siyasi hesaplar uğruna, terörle arasına mesafe koymayan yapılarla doğrudan ya da dolaylı ittifak içinde olmak, millet vicdanında yara açar.
Ümit Özdağ’a yöneltilen haksız ve ölçüsüz ithamlar karşısında sessiz kalmak, sadece ona değil; bu ülkenin millî birlik ve beraberliğine inanan milyonlara da haksızlıktır.
Bu ülke hepimizin. Ama vatanseverlikle ihanet arasında çok keskin bir çizgi vardır. Kimsenin bu çizgiyi aşmasına, “demokrasi” kılıfıyla ihanetine zemin hazırlanmasına izin verilmemelidir.
Son Söz: Haddini Bilmek
Sezai Temelli ve onun gibi düşünenler şunu bilmeli: Bu topraklarda herkes bir arada yaşasın isteriz. Ama bu birlik, ancak ortak değerlerde buluşarak sağlanır. Siz Türk milletine, onun bayrağına, diline ve tarihine düşmanlık beslerken; bu halktan anlayış bekleyemezsiniz.
Herkes haddini bilmeli.
Vatan, bir siyasi tercih değil; bir sadakat meselesidir. Sadakati olmayanların ne temsil yetkisi vardır, ne söz hakkı.
Ali Develi – GHA
Köşe Yazısı
“Gerçekleri konuşmaya devam edeceğim.”