Halkın Sesi
Günümüz Türkiye’sinde dolandırıcılık artık sadece “ceketini kaptırmak” değil, hayatı boyunca biriktirdiğin ne varsa bir günde kaybetmek anlamına geliyor.
Vatandaşın, sosyal medya reklamlarından tutun da cep telefonuna gelen sahte aramalara kadar türlü yöntemlerle mağdur edildiği bir düzene dönüşmüş durumda.
Hele bir de olay “nitelikli dolandırıcılık” boyutuna ulaştıysa, işin ciddiyeti iki kat artıyor.
Ama ne yazık ki, mağdur sayısı arttıkça cezalar caydırıcılığını yitiriyor, faillerin yakalanma oranı düşüyor, yakalansa bile yargı süreçleri ya çok uzuyor ya da sonuç alınamıyor. Bu da toplumda “yapanın yanına kâr kalıyor” algısını besliyor.
Nedir Bu Nitelikli Dolandırıcılık?
Türk Ceza Kanunu’na göre nitelikli dolandırıcılık;
• Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması,
• Bilişim sistemleri üzerinden işlenmesi,
• Dini duyguların veya sosyal zafiyetlerin istismar edilmesi,
• Tacir veya şirket yetkilisi sıfatıyla,
• Banka ya da kredi kurumlarının aracı kılınmasıyla yapılan dolandırıcılık türüdür.
Yani daha organize, daha planlı ve çoğunlukla teknolojik araçlarla yapılan profesyonel suçlardır.
Cezası ağırdır, evet. 3 yıldan 10 yıla kadar hapisle yargılanırlar. Ama iş işten geçtikten sonra…
Mağdur Olan Kim?
• Tüm emekli maaşını sahte bir yatırım şirketine kaptıran bir amca…
• Ev almak isterken “sahte tapu”yla kandırılan genç bir çift…
• “Devlet desteğiyle arsa satışı” vaadine kanan dar gelirli vatandaş…
• Kendisini savcı, polis, banka görevlisi olarak tanıtanlara güvenip tüm birikimini gönderen bir anne…
Bu örneklerin her biri bir insanın hayalini, güvenini, geleceğini çalıyor.
Soruyoruz:
• Bu dolandırıcılar yakalanıyor mu?
• Yakalananlar ne kadar ceza alıyor?
• O cezalar ne kadar infaz ediliyor?
• Mağdurun zararını kim karşılıyor?
Cevaplar eksik, sonuçlar yetersiz…
Halk Artık Caydırıcılık İstiyor
Vatandaşlar artık “timsah gözyaşı döken açıklamalar” değil, hızlı ve caydırıcı yargı süreçleri görmek istiyor.
Dolandırıcılık türü ne olursa olsun, özellikle “nitelikli” olanları organize suç kapsamına alınmalı, ekonomik ve toplumsal yıkım oluşturan dolandırıcılara af kapsamı olmaksızın en üst sınırdan ceza verilmelidir.
Sadece suçluyu yakalamak yetmez.
• Parayı izleyip mağdurun zararını karşılayan sistem kurulmalı.
• Dolandırıcılığı kolaylaştıran sosyal medya reklamlarına, sahte linklere karşı dijital denetim artırılmalı.
• En önemlisi: Suçun bir an önce yargılanması sağlanmalı.
Son Söz
Halkın sabrı tükeniyor.
Emeklinin, memurun, öğrencinin; emeğiyle, birikimiyle kazandığı parayı üç dakikada çalanların, yıllarca dışarıda ellerini kollarını sallayarak dolaşmasına artık kimse tahammül edemiyor.
Halkın sesi budur:
Dolandırıcıya hak ettiği cezayı verin, mağdurun hakkını iade edin!